İhsan Fazlıoğlu: "Mirim Çelebî"

İhsan Fazlıoğlu: "Mirim Çelebî"


Kısaltılmış hâli için bkz.:"Mirim Çelebî", T.C. Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c. XXX, İstanbul 2005, s. 160-161.

(Matematikçi, astronom, optikçi)

İstanbul'da 'Ali Kuşçu (öl. 1474) ile arkadaşları ve öğrencileri tarafından inşa edilen teorik astronomi çalışmalarını devam ettiren astronom, matematikçi ve optikçi Mirim [Mîrem veya Mirüm] Çelebi diye tanınan Mahmud b. Kutbuddin Muhammed b. Muhammed b. Musa Kadî-zade, Osmanlı Devleti'nde, Musa Kadî-zade ve 'Ali Kuşçu'dan sonra yetişen en önemli matematikçi-astronomlardan birisidir.
Musa Kadî-zade'nin oğlu olan dedesi Muhammed, Semerkant'ta 'Ali Kuşçu'nun büyük kızıyla evlendi; ancak erken yaşta vefât etti. Mirim Çelebî'nin babası olan Kutbuddin Muhammed ise dedesi 'Ali Kuşçu'yla beraber İstanbul'a geldi. Burada dönemin ünlü müderrisi ve filozofu Hoca-zade'nin kızıyla evlendi; bu evlilikten de Mirim Çelebî dünyaya geldi (1475 civarı). Bir bilgin olan babası Kutbuddin Muhammed, Bursa Manastır medresesi müderrisi iken genç yaşta vefat edince Mirim Çelebî'yi dedesi Hoca-zade yetiştirdi. Başta dedesi Hoca-zade ve Sinan Paşa olmak üzere dönemin büyük alimlerinden ders aldı. Mezun olduktan sonra, Gelibolu, Edirne Ali Bey ve Bursa Manastır Medresesi gibi çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. Bilhassa matematik ile astronomi sahalarında döneminin en tanınmış kişisi haline geldi. Bu ünü sebebiyle Sultan II. Bayezid-i Velî, Mirim Çelebî'yi kendisine hoca edindi ve ondan riyazî (matematik) ilimleri okudu. Yavuz Sultan Selim döneminde Anadolu kazaskerliğine getirilen (925/1519) Mirim Çelebî kısa bir süre sonra azledilerek emekliye sevkedildi. Hayatının sonlarında hacca gitti; dönüşünde Edirne'ye yerleşti. Burada öldü (931/1525) ve Kasım Paşa Camii avlusuna defnedildi.
Matematik ilimlerde zamanının en ünlü ismi olan Mirim Çelebî tarih ve edebiyat sahalarında da tanınmıştı. Eserlerini döneminin bilim dilleri olan Arapça ve Farsça yanında Türkçe olarak da kaleme aldı; aynı zamanda kendisinden sonra Osmanlı astronomi geleneğini temsil eden Mustafa b. 'Ali el-Muvakkıt (d. 1571) ile ünlü filozof ve tarihçi Taşköprülü-zade gibi pek çok öğrenci yetiştirdi.
Mirim Çelebî ilmî zihniyet itibariyle, büyük ölçüde, dedeleri Musa Kadî-zade ile 'Ali Kuşçu'nun temsîl ettiği Semerkant matematik-astronomi okulunun çizgisini takip etti. Ancak, Risale fî el-Hale ve Kavs Kuzah adlı eserinde görüldüğü gibi, ilmî yöntemde, İbn el-Heysem'in riyazî-tabi'î terkibini de göz önünde bulundurdu. Bu da onun, Musa Kadî-zade'nin saf riyazî-hendesî yönelimiyle, 'Ali Kuşçu'nun kelamî-riyazî bakış açısını kısmî şekilde terk ettiğini gösterir. Telif ettiği eserlerin de delâlet ettiği üzere, klasik İslâm kültüründeki farklı ilmî tavırlardan haberdar olan Mirim Çelebî, fizikçiler (tabi'iyyun), matematikçiler (riyaziyyun), kelamcılar (mutekellimun) ile optikçiler (menazirun) çizgisinin muhtevalarını iyi kavradığından, İbn el-Heysem ve Kemaluddin el-Farisî yanında bahusus İbn Sina ile Fahruddin el-Razî'nin görüşlerini menfî yahut müspet manada daima dikkate aldı. Bunun yanında hem ilmî yaklaşım seviyesinde kendi kanaatlerini ve tercihlerini ortaya koymaktan çekinmedi hem de riyazî ilimlerin teknik ayrıntılarında özgün katkılarda bulundu.
İlmî araştırmalarında 'akıl, hissî ya da aklî delili olmaksızın bir kavramın varlığı hakkında yargıda bulunamaz' (Risale fî el-Hale..., 25a) ilkesini kendisine şiar edinen Mirim Çelebî araştırdığı konuların innî ve limmî delillerini vermeyi son derece önemsemiştir. Ona göre hitabî ya da şeklî açıklama [beyan temsilî] ilmî bir sorunu anlamada yeterli değildir; ilmî sahada olması gereken aklî burhandır [burhan aklî]. Aklî burhan güvenilir yasalara [kavanin vesiqa], dakik varsayımlara [itibarat dakika], doğru deneyimlere [tecarib sahiha] ve açık-seçik gösterimlere [temasil muliha] dayanmalıdır. Araştırma [tetebbu'] ve tümevarımla [istiqra'] tabi'î [fiziksel], tümdengelimle [ta'lil] de ta'limî [matematiksel] yapı tespit edilmeli, bu tespitlere dayanarak innî ve limmî deliller ortaya konulmalıdır (Risale fî el-Hale..., 10a, 22b, 36a).
Eserleri
Zamanımıza gelen eserlerinin çoğu astronomi, optik ve astroloji gibi alanlarda olan Mirim Çelebî, avcılık konusunda Munyet el-Seyyadin fî el-Av (Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya nr. 1464) adlı, Osmanlı literatüründe bilinen önemli bir çalışma kaleme aldı. Ayrıca döneminin yönelimine uygun olarak astroloji sahasında el-Makasid fî el-İhtiyarat (Süleymaniye Kütüphanesi, Hafîd Efendi, nr. 192/1) gibi bazı eserler telif etti. Bu eserlerin yanında Dünya Yazma Kütüphanelerinde Mirim Çelebî'ye nisbet edilen onu aşkın astronomi ve astroloji eseri mevcuttur. Bu eserlerden astrolojiye ait Türkçe Mesail-i Mirim Çelebî adlı eser dikkat çekmektedir (Süleymaniye Kütüphanesi, Hafîd Efendi nr. 192/2).
A. Astronomi
Zamanımıza gelen astronomi eserleri incelendiğinde, Mirim Çelebî'nin iyi bir matematikçi olması hasebiyle ele aldığı konuların matematik analizini daima geniş şekilde yaptığı görülür.
1. Risale fî mes'elet el-tedaris: Musa Kadî-zade'nin Şerh el-Mulahhas fî 'İlm el-Hey'e el-Basita adlı eserinin 'tedaris' bahsi üzerine, yani 'dünyadaki en yüksek dağın yerkürenin çapına oranı' konusunu ele alan çalışmasında Mirim Çelebî sorunu hendese ve hesap yardımıyla çözdü (Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya nr. 2607).
2. Dustur el-'Amel fî Tashih el-Cedvel: Mirim Çelebî'nin en önemli astronomi eserlerinden birisi olan bu eser Zic-i Uluğ Bey'in Farsça şerhidir. Sultan II. Bayezid'in emriyle 904/1499'da tamamladığı çalışmasında Mirim Çelebî, Giyasuddin Cemşid el-Kaşî'nin Zic-i Hakanî der Tekmil-i Zic-i İlhanî adlı eseri ile 'Ali Kuşçu'nun daha önceki Şerh-i Zic-i Uluğ Bey'inden de istifade etti. Didaktik bir üslûbla kaleme alınan eserde, Mirim Çelebî, bir derecelik yayın sinüsünü hesaplamak için örneklerle beş çözüm yolu gösterdi (Bayezid Devlet Kütüphanesi, Veliyüddin Efendi nr. 2276). Mirim Çelebî bu eserinde trigonometrik ifadelerin değerleriyle özel olarak ilgilendi ve özgün sonuçlara vardı (Franz Woepcke, "Discussion de deux méthodes arabes pour déterminer une valeur approchée de ", Études sur les mathémateques Arabo-Islamiques, nşr: Fuad Sezgin, Frankfurt 1986, s.614-638). Dustur'un zamanımıza otuzu aşkın nüshasının gelmesi Osmanlı astronomları tarafından ne kadar yaygın bir şekilde kullanıldığını gösterir (bkz. OALT, s. 91-93).
3. Şerh el-Fethiyye fî 'İlm el-Hey'e: Mirim Çelebî'nin teorik astronomi konusundaki en dikkate değer çalışması dedesi 'Ali Kuşçu'nun el-Fethiyye fî 'İlm el-Hey'e adlı eserine yazdığı Şerh'tir (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, III. Ahmed nr. 1347). 'Ali Kuşçu bu eserinde, Ibn el-Heysem'in riyazî-tabi'î terkibiyle saf matematik (heyet-i gayr-i mücesseme) ile saf fizik (heyet-i mücesseme) astronomi geleneklerini biraraya getirerek inşa ettiği ilm-i heyeti, Aristotelesçi fizik ve metafizik ilkeleri temizleme adına yapı-bozuma uğratmıştı. Mirim Çelebî ise Şerh'inde, dedesi 'Ali Kuşçu'nun tasfiye ettiği Ibn el-Heysemçi çizgiyi, Risale fî el-Hale ve Kavs Kuzah adlı eserinde yaptığı gibi yeniden biraraya getirdi. Yavuz Sultan Selim zamanında, 1519 tarihinde el-Fethiyye'yi Taşköprülü-zade'ye okuturken pek çok öğrencisinin isteği üzerine yazdığı bu şerh, Osmanlı medreselerinde de yardımcı ders kitabı olarak dikkate alındı. Bunun nedeni aynı esere başka bir Şerh yazan 'Ali Kuşçu'nun öğrencisi, Gulam Sinan'ın Feth el-Fethiyye'sine oranla (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, III. Ahmed nr. 3291), Mirim Çelebî'nin şerhinin daha pratik ve daha teknik olmasıdır. Ayrıca, Mirim Çelebî, şerhine bir Zeyl yazacağını ve burada Merkür'e ait model (Süleymaniye Kütüphanesi, Hüsrev Paşa nr. 246, yaprak 46a) ile Ay'a ait modele (yaprak 50a) ilişkin sorunları inceleyeceğini belirtir. Bu kayıt, her ne kadar Zeyl'in henüz bir nüshası tespit edilememişse de Mirim Çelebî'nin Copernicus astronomisine giden yolda, dedesi 'Ali Kuşçu gibi, klasik astronominin en önemli iki sorunuyla uğraştığını, hatta dedesinin bu konudaki çalışmalarını sürdürdüğünü göstermektedir (Saliba, A History of Arabic Astronomy ?, s. 282-284).
Mirim Çelebî'nin astronomi sahasındaki diğer eserleri, rub al-muceyyeb, el-rub' el-şikazî, el-zerqale adlı astronomi aletleri; takvim, kıble tayini ve bazı astronomi problemleri hakkında kaleme alınmış hacimli risaleler şeklindedir (bkz. OALT, I 90-101). Bu eserlerden Risale fî Semt el-Kıble adlı çalışma değişik mekanlarda Mekke'deki kıblenin yerinin astronomik-matematik hesaplamalarla nasıl tespit edilebileceği konusunda yazılmış hacimli bir araştırmadır (Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya nr. 2628). Ancak, özellikle, el-Zerqalî'nin icad ettiği el-Zerqale ile rub'-i şikazî adlı astronomi aletlerini inceleyen ve rasad esnasında nasıl kullanılacaklarını açıklayan Risale der Şikazî ve Zerqale ez Alat-ı Rasadiya adlı Farsça hacimli çalışması bu iki astronomi aletinin tarihi, matematiksel ve astronomik özellikleri açısından son derece önemlidir (Millet Kütüphanesi, Ali Emiri, Arabi, nr. 2959/2).
B. Optik
1. Risale fî el-Hale ve Kavs Kuzah: Mirim Çelebî, ilm-i menazir sahasındaki bu eserinde (optik), görme olayı ve şartları, ışık ile ışığın yayılımı, kırılımı, renkler, gökkuşağı ve hale'nin oluşumu ile optik özelliklerini inceler (Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya nr. 2414). Eser, teknik tahlili yapılmamakla beraber; İbn el-Heysem-Kemâluddin el-Fârisî optik çizgisinin ilim tarihindeki seyrini tespit açısından önem arzetmektedir. Herşeyden önce eser, bu dönemdeki ilm-i menâzir'in tarihi çerçevesini çizmekte ve bir çok konuda İslâm dünyasındaki fizikçiler (tabîi`yyûn), matematikçiler (riyâdiyyûn), kelamcılar (mutekellimûn) ve ilm-i menâzirciler arasında karşılaştırmalar yapmaktadır. Ancak esas mukâyese, İbn Sînâ'nın temsil ettiği fizikçiler ile İbn el-Heysem'in temsil ettiği ilm-i menâzirciler arasında yapılır. Bu çerçevede Mirim Çelebi, tarihî gelişimin farkında olarak, İbn el-Heysem'i ilm-i menâzirin kurucusu (sahib fenn el-menâzir) olarak görmektedir (2a). Bir mukaddime ve üç meram üzere tertib edilen eserin mukaddimesi de üç makama bölünmüştür (3b). Mukaddime, ilm-i menâzir'in konularının genel bir özeti mahiyetindedir. Birinci makamda (3b-11b) görme teorileri incelenmiştir. Burada Mirim Çelebi bütün ilm-i menâzir tarihini vâkıfâne bir şekilde tasnif etmektetir. Ona göre ilm-i menâzirde, Aristoteles ve takipçilerinden oluşan fizikçiler (6a), Euclides ve takipçilerinden oluşan matematikçiler (7b) ile başını İbn el-Heysem ve Kemâluddîn el-Fârisî'nin çektiği ilm-i menâzirciler (9a) olmak üzere üç ana grup vardır. Mirim Çelebi, bu tasnifiyle bir taraftan, doğa tasavvurunda, Yunanlılardan beri varolan, Aristoteles'in başını çektiği duyulara dayalı tabiat (el-tabîa' an tarîk el-ihsâs) ile astronomların özellikle Batlamyus'un başını çektiği niceliğe dayalı tabîat (el-tabîa' an tarîk el-a`dâd) anlayışı arasındaki farkı diğer taraftan da Aristoteles'in keyfiyetçi-organik tabiat anlayışı ile astronomların kemmiyetçi-geometrik anlayışlarını terkib eden İbn Heysem'in başarısını tespit etmiş olmaktadır. İslâm dünyasında fizikçilerin mümessili olarak İbn Sînâ'yı gören Mirim Çelebi, bu bölümde fikirlerini, Aristoteles ve İbn Sina (4a, 5b hamişte, 6a, 23a, 24a, 29b, 30a, 30b, 31a, 34b, vb.), İbn el-Heysem (5a, 9a, 24a, 29b, vb.) ve Kemâleddîn el-Fârisî (9b) ile kelamcılardan Fahruddîn el-Râzî (3b hamişte, 8b, 25a, vb), el-Seyyid el-Şerîf el-Cürcânî (5a, 24a), Adudiddîn el-İcî (5b hamişte) ve ceddim dediği Ali Kuşçu'ya (6b hamişte) atıf yaparak temellendirir. Bunun yanında üçüncü derece denklemlerle ilgili atıflarda İslâm kaynaklarında adına sık sık rastlanan Şerefuddîn el-Mesudî'ye göndermede bulunulur (30b). İkinci makamda (11b-23a), ışık üzerinde duran Mirim Çelebi, görme olayı ve şartları ile ışığın yayılımı, kırılımı vb. konular üzerinde durur. Üçüncü makamda (23a-28a) renkler incelenir. Bu bölümde rengin varlığını ışığa bağlayan İbn Sînâ'yı tercih ettiğini belirten Mirim Çelebi, rengin ışıktan bağımsız sâbit bir varlığı olduğu şeklindeki Fahruddîn el-Râzî tezini reddeder. Mirim Çelebi daha sonra, birinci meramda (28a-33a) gökkuşağını, ikinci meramda (33a-35a) kavsın oluşumunu, üçüncü meramda da (35a-37b) hâle'yi inceler (Diğer iki nüshası için bkz. Feyzullah, nr. 2179/4, Mehmed Nuri, nr. 163/2).
Mirim Çelebî dedesi 'Ali Kuşçu'nun, arkadaşları ve öğrencileriyle birlikte İstanbul'da başlattıkları teorik astronomi çalışmalarını Semerqand okulunun yöntemleri ve sorunları çerçevesinde devam ettirmiş; bu okulun konularına ayrıntılarda katkılarda bulunmuş; özellikle matematiksel karakterini zenginleştirmiştir. Mirim Çelebî'nin Semerkant okulunun İstanbul'a gelen el-Seyyid el-Müneccim ve 'Abdul'ali el-Bircendî gibi diğer üyeleriyle olan ilişkileri ile Sultan II. Bayezid devrinde İstanbul'da yapılan rasad çalışmalarındaki yeri ve katkısı henüz araştırmayı bekleyen konular arasındadır.

Kaynakçalar
Adıvar, A. Adnan, Osmanlı Türklerinde Bilim, İstanbul 1982, s. 61-63.
Bağdadlı İsmail Paşa, Hediyyet el-Arifin Esma el-Muallifin ve Asar el-Musannifin, İstanbul 1951-1955, c. II, s. 412.
Bağdadlı İsmail Paşa, İzah el-Meknun fi Zeyl ala Keşf el-Zunun an Esami el-Kutub ve el-Funun, İstanbul 1945-1947, c. II, s. 472.
Brockelmann, C., Geschichte der Arabischen Litteratur, Leiden 1937-1949, c. I, s. 447, Supplement, c. II, s. 665.
Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul: 1334-1343, c. III, s. 298-299.
Fazlıoğlu, İhsan, "Osmanlılarda ilm-i menâzir", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2000, c. XXII, s. 132.
George Saliba, A History of Arabic Astronomy: Platenory Theories during the Golden Age of Islam, New York 1994, s. 282-284.
Katip Çelebî, Keşf al-Zunun 'an Esami' el-Kutub ve el-Funun, İstanbul 1941-1943, c. I, s. 866, 867, 870, 872, 881, c. II, s. 966, 1236.
Mehmed Mecdî Efendi, Hedaik el-Şekaik, nşr. Abdülkadir Özcan, İstanbul 1989, s. 338-339.
Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmani yahud Tezkire-i meşahir-i Osmaniye, İstanbul 1308-1311, c. IV, s. 310.
Şeşen, Ramazan - İzgi, Cevat - Akpınar, Cemil - Fazlıoğlu, İhsan (edit. Ekmeleddin İhsanoğlu), Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi (OALT), İstanbul 1997, c. I, s. 90-101 (no. 47).
Salih Zekî, Asar-i Bakiye, İstanbul 1329, c. I, s. 199-200.
Sayılı, Aydın, "Bir Bilim Adamımızın Adı Üzerine", VII. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, c. II (1970), s. 547-553.
Storey, C. A., Persian Literature, London 1970-1977, c. II/I, s. 79-80.
Suter, H., Die Mathematiker und Astronomen der Araber ihre Werke, Amstredam: 1981, s. 188 (no. 457).
Taşköprülü-zade, Şekai'k el-Nu'maniyya fî 'Ulema' el-Devlet el-'Osmaniyya, nşr. Ahmed Subhi Furat, İstanbul 1985, s. 327-328.
Taşköprülü-zade, Miftâh el-Sa`âde ve Misbah el-Siyade, Beyrut 1985, c. I, s. 349.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popular Posts