Bir İhsan Fazlıoğlu Kitabı: "Akıllı Türk Makul Tarih"
İnsan tabiata doğar, hayatı ise kurar. Hayat hafızayla, geçmişle, tarihle hayat bulur. Tarihi bilmeyen insan, geçmişi bilmeyen insan demek değildir; geleceği bilmeyen, hayatı ön-göremeyen insan demektir. 1000 yıldır bu topraklarda tarih yazmış Türkler, ancak tarihi tecrübelerine mensubiyet; inşa ettikleri medeniyete aidiyet duymakla dik durabildiler. İşte bu deneme Türk kimliğini teşrihe çalışıyor. İnsan olmaklığı en temel varoluş tarzı olarak benimseyen, bu yüzden de sırtlanların arasında yalın-ız kalmış ama dik-duruşunu, yürüyüşünü, kısaca kendilikini koruyarak yeni bir hayatı teklif ve temsil etmeye çalışan Türk’e, bu gayreti kemale taşıyacak ilkeleri ve hedefleri işaret eden yazılardan oluşuyor.
"Akıllı Türk Makul Tarih" İçindekiler
"Akıllı Türk Makul Tarih" İçindekiler
"Akıllı Türk Makul Tarih" Takdim
"Tarih Hem İbrettir Hem Kuvvet"
"Tarih Hem İbrettir Hem Kuvvet"
"Tarihte Kalıcı Olmanın Sırrı Nedir?"
"Akıllı Türk Makul Tarih" Arka Kapak:
"Akıllı Türk Makul Tarih" Hakkında Yazılanlar:
Akıllı Türk Makul Tarih' skora hedeflenmiş, sonuca kilitlenmiş bir bakış açısını yansıtmıyor. Aksine İhsan Fazlıoğlu için önemli olan yola çıkmış bir düşünce ile yürümek.
İhsan Fazlıoğlu, felsefe-bilim tarihi alanında çalışan ciddi ilim adamlarımızdan. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde öğretim üyesi. Bir hocadan, araştırmacıdan daha ziyade önemli bir düşünür. Felsefeyi, bilimi klasik anlamda akademik metinlere hapsedenlerden değil. Kadim hikmete ve geleneğe sırtını dayıyor. Maziyi yok sayan yeni yetme bilim adamları gibi değil. Kendi tarih ve medeniyetine turist gibi bakan Türk aydınının aksine geleneğin ve tarihin içinden konuşuyor. Yüzeysel, genel geçer kalıplarla meselelere yaklaşan bir üslubun uzağında. Sorumlu, içeriden biri olarak bakıyor mevzulara. Modern zamanlarda zihinleri esir alan yapay, bilim laboratuarlarında üretilmiş sahte bilgi ve gündemlerin aksine insanoğlunun asli, gerçek gündemiyle ilişkili şeyler söyleme uğraşında. Gürültü ve patırtıdan sıyrılıp sükûnetli, sağlam, derin bir düşünme teklif ediyor bizlere. Sakinliğe, dinginliğe çağırıyor. Hayatı değerler üzerinden kurmaya...
Akıllı Türk Makul Tarih, Fazlıoğlu’nun 2014 yılının son aylarında yayınladığı kitabı. Kitaptaki yazılar daha önce Anlayış dergisinde neşredilmişti. Dergi sayfalarında kaybolacak yazılar olmadığından kitaplaştırılması gayet yerinde olmuş. Haberimizin girişinde de anlatmaya çalıştığımız gibi önemli şeyler söylüyor İhsan Hoca. Yabana atılamayacak cinsten… Tefekkür imbiğinden damıtılmış satırlarla dolu kitap. Dediğimiz gibi bizimle alakası olmayan gündemleri bir kenara itip gerçek gündemimizi hatırlatıyor. Dünyaya niçin geldiğimizi, varlığımızın nedenini… İşin siyasetiyle değil hakikatiyle uğraşan bir cehdin sonunda satırlara dökülüyor düşünceler, tespitler. Bizi hemen bir anda kurtaracak sihirli reçete yok bu kitapta. İllüzyonist numaralar hele hiç… Adam olmaya, akıllı olmaya davet var. Tarihe çağrı… Bir övgü ve sövgü nesnesine dönüştürülmüş tarihe davet değil bu çağrı. Bilginin önderliğinde salim aklın, salim kalbin beraberliğinde… “Soru sormak gerekir” diyor Fazlıoğlu, “soru sormak aklın dindarlığıdır” diye de ekliyor.
Tarihi bir süreklilik içinde değerlendiriyor
İhsan Bey’in söylediklerinin gücü klasik metinlere yaslanarak söz söylemekten kaynaklı. Bir usul takip ediyor. Kadim geleneğin tefekkür dili… Zaten kendisi gazete diliyle bir düşünce dilinin kurulamayacağı iddiasında. Aslında yerinde bir iddia bu. Akıllı Türk Makul Tarih kitabını okurken bir yanda teorinin şaha kalktığını diğer yanda ise güncelin teori ekseninde enfes bir biçimde yorumlandığını görüyoruz. Hoca metinleri tamamen var olanın emrine amade kılmıyor. Bizleri kemale eriştirecek menzilleri de gösteriyor. Akıllı Türk Makul Tarih skora hedeflenmiş, sonuca kilitlenmiş bir bakış açısını yansıtmıyor. Aksine yazar için önemli olan yola çıkmak. Sonuca ulaşmak değil. Yola çıkmış bir düşünce ile yürümek. Fazlıoğlu’na göre düşünce sahte ve geçici bir tatmin veren övgü ve sövgü ile değil, bir kavrayış sağlayan bilgi ile iş görür.
Akıllı Türk Makul Tarih İslam medeniyeti, tarih, vatan, İstanbul, Türkler, Türklük, mensubiyet, aidiyet, devlet, siyaset, iktidar, itikadî bağlanma, modern zamanlar, ideoloji, İslamcılık, gelenek, hayatı kuran değerler gibi temalar etrafında ufuk açıcı, şaşırtıcı, bazen hüzünlendirici yazılardan meydana geliyor. Yazar ele aldığı bütün mevzuları bir bütünsellik içerisinde değerlendiriyor. Geçmiş, şimdi, gelecek gibi tarihi kategorileri genel geçer anlayışların yaptığı gibi ayrıştırmıyor. Tarihi bir süreklilik içinde değerlendiriyor. Geleceğin ya da şimdinin geçmişi anlamakla bir forma kavuşacağını belirtiyor. Tarihi basit bir anlatıya dayalı geçmiş olarak görmüyor. Onu bir zaman ve mekâna da hapsetmiyor. Tarihin bilgiye dayalı bir yorumlama ve tabir olduğunu, ancak bu yorumun yorulanlara kapı aralayacağına dikkati de çekiyor. Böylece bilgiye dayalı yorumun eşlik ettiği tarihin mensuplarına gelecek için bir ibret ve kuvvet kaynağı olacağını, millet olma yolunda sahih bir istikamet ölçütü vereceğini söylüyor.
Dinini ve dilini kaybeden kültürler vicdanını yitirir
Uzun zamandır Türklerin kendi tarihinden uzaklaştırıldığı, yapay bir tarihe mahkûm edildiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Tarihimizden kurtulmak Türklüğümüzden kurtulmakla eşdeğer. Tarihimiz üzerinde yapılan operasyonlarla değersizleştirildik. Koptuğumuz değerlerin yerini Anglo-Amerikan değerleri doldurdu. Dilimizi, kimliğimizi modern eğitim sistemi ile kaybettik. Her şeye rağmen Fazlıoğlu’nun da dediği gibi her milletin yeri kendi doğal tarihidir. Özgürlüğün, terbiyenin, asaletin kaynağı orası. Tarihimize dönmek kaçınılmaz. Türklüğümüze yani İslamlığımıza dönmek… İhsan Hoca’nın şu önermesi kulaklarımıza küpe olmalı: “Müslüman yazarlar kendi ben-idraklerini kavramsallaştırırken, Müslüman ve Türk kelimesini eş anlamlı kullanıyor, karşı taraf ise bu iki kelimeyi aynîleştiriyor.” Karşı taraf kendini her şeyin üstünde gören Batı, çağdaş kapitalist sömürü düzeni, velhasıl hakkın, hakikatin karşısına kendi benliğini koyan, tiranlaşan zalimler…
Kitapta birbirinden dikkat çekici birçok ayrıntı söz konusu. Bütün makalelerde kültürü oluşturan maddi unsurların manevi unsurlara, manevi unsurların maddi unsurlara tercih edilmediğini görüyoruz. Yazar suni kategorik ayrımları kabul etmiyor. Bir kültürün vicdanını koruyan, onu zinde tutan etkenlerin din ve dil olduğu, dinini ve dilini kaybeden kültürlerin vicdanını yitirdiği belirtiliyor. Dinin bir kültürde theo-ontoloji ile, dilin ise şiirle kendilerini en üst seviyede dile getirdikleri, dini ve dili bir araya getiren, vicdanı ahenkli kılan olgunun ise o kültürün musikisi olduğu dile getiriliyor. Varlık algısını, dilini yitiren bir kültürün musikisinin gürültüden ibaret hale geleceği söyleniyor. Şu an ülkemizde müzik adına kulaklarımızı tırmalayan gürültünün sebebi böylece ortaya konmuş da oluyor.
Akıllı Türk Makul Tarih kitabında Turgut Cansever ve Şakir Kocabaş ile ilgili makaleler de dikkatle okunmayı hak ediyor.
Papersense Yayınları’nın görsel olarak da özen gösterdiği Akıllı Türk Makul Tarih kitabı, okunması ve üzerinde düşünülmesi gereken bir çalışma. Son dönemlerdeki kavram kargaşası ve kafa karışıklığına iyi gelecek. Kitabın soy sop yarıştırmanın arttığı, etnik kimliklerin bulanıklaştırıldığı günümüzde bizlere bakış açısı kazandıracağı şüphesiz. Yeter ki yola çıkmayı göze alalım!...
Kaynak:
http://www.dunyabizim.com/ilgilihaber/19324/dinini-ve-dilini-kaybeden-kulturler-vicdanini-yitirir
Akıllı Türk Makul Tarih, Fazlıoğlu’nun 2014 yılının son aylarında yayınladığı kitabı. Kitaptaki yazılar daha önce Anlayış dergisinde neşredilmişti. Dergi sayfalarında kaybolacak yazılar olmadığından kitaplaştırılması gayet yerinde olmuş. Haberimizin girişinde de anlatmaya çalıştığımız gibi önemli şeyler söylüyor İhsan Hoca. Yabana atılamayacak cinsten… Tefekkür imbiğinden damıtılmış satırlarla dolu kitap. Dediğimiz gibi bizimle alakası olmayan gündemleri bir kenara itip gerçek gündemimizi hatırlatıyor. Dünyaya niçin geldiğimizi, varlığımızın nedenini… İşin siyasetiyle değil hakikatiyle uğraşan bir cehdin sonunda satırlara dökülüyor düşünceler, tespitler. Bizi hemen bir anda kurtaracak sihirli reçete yok bu kitapta. İllüzyonist numaralar hele hiç… Adam olmaya, akıllı olmaya davet var. Tarihe çağrı… Bir övgü ve sövgü nesnesine dönüştürülmüş tarihe davet değil bu çağrı. Bilginin önderliğinde salim aklın, salim kalbin beraberliğinde… “Soru sormak gerekir” diyor Fazlıoğlu, “soru sormak aklın dindarlığıdır” diye de ekliyor.
Tarihi bir süreklilik içinde değerlendiriyor
İhsan Bey’in söylediklerinin gücü klasik metinlere yaslanarak söz söylemekten kaynaklı. Bir usul takip ediyor. Kadim geleneğin tefekkür dili… Zaten kendisi gazete diliyle bir düşünce dilinin kurulamayacağı iddiasında. Aslında yerinde bir iddia bu. Akıllı Türk Makul Tarih kitabını okurken bir yanda teorinin şaha kalktığını diğer yanda ise güncelin teori ekseninde enfes bir biçimde yorumlandığını görüyoruz. Hoca metinleri tamamen var olanın emrine amade kılmıyor. Bizleri kemale eriştirecek menzilleri de gösteriyor. Akıllı Türk Makul Tarih skora hedeflenmiş, sonuca kilitlenmiş bir bakış açısını yansıtmıyor. Aksine yazar için önemli olan yola çıkmak. Sonuca ulaşmak değil. Yola çıkmış bir düşünce ile yürümek. Fazlıoğlu’na göre düşünce sahte ve geçici bir tatmin veren övgü ve sövgü ile değil, bir kavrayış sağlayan bilgi ile iş görür.
Akıllı Türk Makul Tarih İslam medeniyeti, tarih, vatan, İstanbul, Türkler, Türklük, mensubiyet, aidiyet, devlet, siyaset, iktidar, itikadî bağlanma, modern zamanlar, ideoloji, İslamcılık, gelenek, hayatı kuran değerler gibi temalar etrafında ufuk açıcı, şaşırtıcı, bazen hüzünlendirici yazılardan meydana geliyor. Yazar ele aldığı bütün mevzuları bir bütünsellik içerisinde değerlendiriyor. Geçmiş, şimdi, gelecek gibi tarihi kategorileri genel geçer anlayışların yaptığı gibi ayrıştırmıyor. Tarihi bir süreklilik içinde değerlendiriyor. Geleceğin ya da şimdinin geçmişi anlamakla bir forma kavuşacağını belirtiyor. Tarihi basit bir anlatıya dayalı geçmiş olarak görmüyor. Onu bir zaman ve mekâna da hapsetmiyor. Tarihin bilgiye dayalı bir yorumlama ve tabir olduğunu, ancak bu yorumun yorulanlara kapı aralayacağına dikkati de çekiyor. Böylece bilgiye dayalı yorumun eşlik ettiği tarihin mensuplarına gelecek için bir ibret ve kuvvet kaynağı olacağını, millet olma yolunda sahih bir istikamet ölçütü vereceğini söylüyor.
Dinini ve dilini kaybeden kültürler vicdanını yitirir
Uzun zamandır Türklerin kendi tarihinden uzaklaştırıldığı, yapay bir tarihe mahkûm edildiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Tarihimizden kurtulmak Türklüğümüzden kurtulmakla eşdeğer. Tarihimiz üzerinde yapılan operasyonlarla değersizleştirildik. Koptuğumuz değerlerin yerini Anglo-Amerikan değerleri doldurdu. Dilimizi, kimliğimizi modern eğitim sistemi ile kaybettik. Her şeye rağmen Fazlıoğlu’nun da dediği gibi her milletin yeri kendi doğal tarihidir. Özgürlüğün, terbiyenin, asaletin kaynağı orası. Tarihimize dönmek kaçınılmaz. Türklüğümüze yani İslamlığımıza dönmek… İhsan Hoca’nın şu önermesi kulaklarımıza küpe olmalı: “Müslüman yazarlar kendi ben-idraklerini kavramsallaştırırken, Müslüman ve Türk kelimesini eş anlamlı kullanıyor, karşı taraf ise bu iki kelimeyi aynîleştiriyor.” Karşı taraf kendini her şeyin üstünde gören Batı, çağdaş kapitalist sömürü düzeni, velhasıl hakkın, hakikatin karşısına kendi benliğini koyan, tiranlaşan zalimler…
Kitapta birbirinden dikkat çekici birçok ayrıntı söz konusu. Bütün makalelerde kültürü oluşturan maddi unsurların manevi unsurlara, manevi unsurların maddi unsurlara tercih edilmediğini görüyoruz. Yazar suni kategorik ayrımları kabul etmiyor. Bir kültürün vicdanını koruyan, onu zinde tutan etkenlerin din ve dil olduğu, dinini ve dilini kaybeden kültürlerin vicdanını yitirdiği belirtiliyor. Dinin bir kültürde theo-ontoloji ile, dilin ise şiirle kendilerini en üst seviyede dile getirdikleri, dini ve dili bir araya getiren, vicdanı ahenkli kılan olgunun ise o kültürün musikisi olduğu dile getiriliyor. Varlık algısını, dilini yitiren bir kültürün musikisinin gürültüden ibaret hale geleceği söyleniyor. Şu an ülkemizde müzik adına kulaklarımızı tırmalayan gürültünün sebebi böylece ortaya konmuş da oluyor.
Akıllı Türk Makul Tarih kitabında Turgut Cansever ve Şakir Kocabaş ile ilgili makaleler de dikkatle okunmayı hak ediyor.
Papersense Yayınları’nın görsel olarak da özen gösterdiği Akıllı Türk Makul Tarih kitabı, okunması ve üzerinde düşünülmesi gereken bir çalışma. Son dönemlerdeki kavram kargaşası ve kafa karışıklığına iyi gelecek. Kitabın soy sop yarıştırmanın arttığı, etnik kimliklerin bulanıklaştırıldığı günümüzde bizlere bakış açısı kazandıracağı şüphesiz. Yeter ki yola çıkmayı göze alalım!...
Kaynak:
http://www.dunyabizim.com/ilgilihaber/19324/dinini-ve-dilini-kaybeden-kulturler-vicdanini-yitirir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder