İhsan Fazlıoğlu: "er-Risaletu'l-Muhammediyye fi'l-hisab"
Ali Kuşçu'nun (ö. 1474), Bahauddin Amilî'nin (ö. 1030/1621) Hulasat el-hisab'ına kadar Osmanlı medreselerinde orta seviyeli matematik ders kitabı olarak okutulan er-Risaletu'l-Muhammediyye fî'l-fisab adlı Arapça matematik eseri. Taşköprülü-zade'ye göre, Kuşçu eseri, İstanbul'a ikinci gelişinde, H. Ramazan 877/M. Ocak 1473'de telif ve tahrir etmiş ve Fatih Sultan Mehmed'e sunmuştur. Katip Çelebi'ye göre ise Kuşçu eserini, İstanbul'a Uzun Hasan'ın elçisi olarak ilk gelişinde yolda yazmış ve Fatih Sultan Mehmed'e takdim etmiştir (KZ, I, s. 889; Ahsen, yaprak 4a). Eserin mukaddimesi okunduğunda Taşköprülü-zade'nin verdiği bilginin doğru olduğu rahalıkla söylenebilir. Eserin esasını, Ali Kuşçu'nun Semerkant'ta yazmış olduğu Risale der ilm-i hisab adlı Farsça çalışması teşkil eder (Müellif nüshası: Ayasofya, nr. 2733/3, talikle yaprak 170b-221a, Ali Kuşçu tarafından 877 Ramazan ayının ortalarında istinsah edilmiştir). Ancak Katip Çelebî, Muhammediyye'nin mukaddimesinin sonuna kadar kaleme aldığı Ahsenu'l-hediyye adlı şerhinde, eserin İbn Havvam'ın el-Fevaidu'l-bahaiyye'si ile Cemşid Kaşî'nin Miftahu'l-hussab'ının özünü içeren bir çalışma olduğunu söyler (yaprak 2a); ayrıca aynı şerhde Ali Kuşçu'nun bu eseri Cemşid Kaşî'nin Miftahu'l-hussab'ının hızlı bir özeti olduğuna işaret eder (Ahsen, yaprak 7a).
Müellif nüshası Ayasofya (Süleymaniye), nr.2733/2'de [talikle yaprak 71b-168b, 11 str.] bulunan eser, bir mukaddime ve iki fen üzere tertib edilmiştir. Bir mukaddime ve beş makaleden oluşan birinci fen hisab ilmini inceler. Mukaddime'de tanımlar, özellikle sayının tanımı ve özellikleri ele alnır. Birinci makalede ondalık konumlu hint hesabı pozitif reel sayılar kümesi içerisinde, iki kat alma, ikiye bölme, toplama, çıkarma, çarpma, bölme, rasyonel ve irrasyonel sayıların tam ve yaklaşık kare ve küp kökünü alma, sağlama işlemleri verilir. İkinci makalede ise astronomların kullandığı altmış tabanlı sayı sistemi incelenir. Bu makalede de temel terimler tanımlandıktan sonra, iki kat alma, ikiye bölme, toplama, çıkarma, çarpma, bölme, tam ve yaklaşık kare ve küp kök alma ve sağlama işlemleri ele alınır. Üçüncü makelede cebir ve mukabele ilmi, Harizmî'nin çizdiği çerçevede, ikinci derecede denklem çözümleriyle sınırlı olarak gözden geçirilir. Temel tanımlar verildikten sonra, çok terimlilerin toplama, çıkarma, çarpma ve bölme işlemleri örneklerle gösterilir; red ve tekmil ile bast gibi cebir işlemleri işlendikten sonra altı cebir formülü örneklerle incelenir; akabinde bazı problemler cebir yöntemiyle çözülür. Dördüncü makalede, çift yanlış hesabı ile tahlil yöntemi, yine örneklerle gösterilir. Beşinci makalede ise bazı kısa aritmetik yöntemleri, oran-orantı kuralları ile aritmetik dizi toplamlarına ilişkin formülleri verir. Kuşçu, ikinci fenni bir mukaddime ve üç makaleye ayırmıştır; mukaddimede geometrik şekillerin ve mishaya ilişkin temel kavramların tanımları, birinci makalede yüzeylerin alanları, ikinci makalede düzgün altıgenin alanı ve üçüncü makalede küre, küre parçaları ve konikler gibi cisimlerin hacimleri incelenmektedir. Misaha bölümünde Kuşçu verdiği bazı förmüllerin ispatlarını da yapmıştır. Muhtemelen bu tavrı ile Kuşçu, geometrik förmüllerin ispatı fikrine öğrencileri alıştırmak istemektedir. Kuşçu ayrıca misaha bölümünde şekil ve cisimlerin alan ve hacim förmüllerinin yanında bazı temel trigonometrik fonksiyonlarla ilgili förmülleri de vermiştir. Ali Kuşçu'nun hem Risale der ilm-i hisab hem de el-Muhammediyye'si hind hisabı hakkındadır. Bu durum, muhtemelen Osmanlı resmî hisab geleneğinin hind hisabı olmasını sağlamıştır. Zamanımıza yirmiye yakın nüshası gelen el-Muhammediyye, Bahauddin Amilî'nin Hulasat el-hisab'ının Osmanlı medreselerinde orta seviyeli matematik ders kitabı olarak okutulmasına kadar Osmanlılarda en makbul hisab kitabı kabul ediliyordu. Yapılan araştırmalara göre, Muhammeddiyye'nin en önemli özelliklerinden birisi, hesap ve cebirde, daha önce 'eklenen' ve 'çıkartılan' nicelikler için kullanılan 'zaid' ve 'nakıs' terimleri yanında 'müsbet' ve 'menfî' terimlerini kullanmaya başlamasıdır(Örnek olarak bkz. Muhammediyye, yaprak 137a). Bu terimler bugün Arapça ve Farsça konuşulan ülkeler başta olmak üzere Orta-Asya ülkeleri ile Azerbeycan'da hala kullanılmaktadır. Yine bu terimler Bizanslı matematikçiler tarafından Avrupa'ya aktarılmış, bugün Türkçe'de bile kullandığımız 'pozitif' ve 'negatif' [sayılar/nicelikler] şeklinde Latince'ye tercüme edilmiştir. İlk defa Ali Kuşçu'da görülen bu terimler Çin matematiğinden alınmış olmalıdır. Ali Kuşçu'nun Uluğ Bey'in elçisi olarak Çin'e gittiği ve bir Çin seyehatnamesi (Hıtay-name) kaleme aldığı bilindiğine göre bu yorum doğru kabul edilebilir (Rosenfeld-İhsanoğlu, s. 286). Muhammediyye'nin ikinci önemli özelliği, "-sayı nedir?" sorusu çerçevesinde köklerini Harizmî'de bulan ancak, Cemaleddin Türkistanî, Ali Ğarbî, Mehmed Şah Fenarî ve Cemşid Kaşî çizgisinde, Türkistan matematik geleneğinin Yunanî sayı anlayışına karşı geliştirdiği sayı tanımını bir ders kitabında açık ve seçik bir biçimde dile getirmesidir. Ali Kuşçu "Sayı'dan bir'i ve bir'den oluşan herşeyi içerecek biçimde 'sayma eyleminin' altına giren/düşen her şeyi anlıyorum." diyerek (Muhammediyye, yaprak 75a) bu tavrını ortaya koyar. Başta sayı tanımı olmak üzere, matematik bilimlere yaklaşımı Ali Kuşçu'yu, sayıları ontolojik muhtevalı yapılar olarak değil saf nicelik ifade eden fonksiyonel unsurlar olarak görmeye yöneltti ve eserlerinde 'Theologoumenates aritmetikes' anlamında bir sayı mistisizmine yanaşmayarak matematikten Hermetik-Pitagorasçı mistisizmi temizlemeye çalıştı. Onun bu görüşlerini kendisinden sonra öğrencisi Fenarîzade Ali Çelebî, Şerhu't-tecnis fi ilmi'l-hisab (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, III. Ahmed nr. 3154.), Katib Alaaddin Yusuf (917/1512'de sağ), 917/1512'de kaleme aldığı Mürşid el-muhasibin (Berlin nr. 2398, mukaddime) ve Takiyeddin Rasıd, Buğyet el-tullab min ilm el-hisab ( Süleymaniye Kütüphanesi, Carullah nr. 1454) adlı eserlerinde tartıştılar. Kanımızca bu süreç Osmanlı matematiğine kalkulativ bir karakter kazandırırken sayılar teorisi üzerindeki çalışmaları da ketledi. Ali Kuşçu, Muhammediyye'nin girişinde eseri Fatih Sultan Mehmed'e sunmak için hızlı bir şekilde ve özet halinde kaleme aldığını; ancak ileride vakit bulduğunda ileri seviyede(mebsut) bir eser telif etmeyi düşündüğünü açıkca söyler (Muhammediyye, yaprak 74b). Torunu Mirim Çelebi, el-Fethiyye şerhinde, öğrencisi Gulam Sinan Feth el-Fethiyye adlı eserinde Muhammediyye'ye şerh yazacaklarını söylemelerine rağmen günümüze gelen herhangi bir nüshaya sahip değiliz. Aynı bilgileri veren Katip Çelebi de kendi zamanında bu şerhlerin mevcut olmadığına işaret ederek, Mirim Çelebi ile Gulam Sinan'ın ifadelerini 'tutulmamış söz' olarak tanımlar (Ahsen, yaprak 2a). Yalnızca Katip Çelebi, Muhammediyye'yi öğrencilerine okuturen Ahsenu'l-hediyye bi-şerhi'r-risaleti'l-muhammediyye adıyla mukaddimesinin sonuna kadar şerhetmiştir. Muhammediyye, Ulugbek Atayev tarafından 1972'de Rusçaya tercüme edilmiş; Gadoyboy Sobirovich ile G. P. Matviyewvskaya ve H. Tllashev tarafından üzerinde çalışmalar yapılmıştır (Rosenfeld-İhsanoğlu, s. 286). Salih Zeki, Adnan Adıvar gibi pek çok bilim tarihçisi tarafından atıfta bulunulan eser, Remzi Demir-Yavuz Unat tarafından geniş bir biçimde tanıtılmış ("Ali Kuşçu ve El-Muhammediyye, El-Fethiyye ve Risâle Fî Hall Eşkâl El-Mu'Addil Li'l-Mesîr Adlı Eserlerinin Türk Bilim Tarihindeki Yeri", Düşünen Siyaset, Sayı:16, Ankara 2002, s. 231-255); İhsan Fazlıoğlu tarafından hisabu'l-hatayen(çift yanlış hesabı) ve tahlil kısmı tenkitli metin, çeviri ve matematik tarihi açısından bir değerlendirilmeyle yayımlanmıştır ("Ali Kuşçu'nun el-Muhammediyye fî el-hisâb'ının 'Çift Yanlış' ile 'Tahlîl' Hesabı Bölümü", Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları, Sayı: 4, Ekim 2003, s. 135-155). Kaynakça: Taşköprülü-zâde, Şekâi'k el-nu'maniyye fî 'ulema' el-Devlet el-'Osmaniyye, nşr. Ahmed Subhi Furat, İstanbul: 1985, 159-162, özellikle s. 160; Katip Çelebî, Keşfu'-zunun, s. 889; Katip Çelebi, Ahsenul'-hediyye, Kemankeş, nr. 362/4, yprak 81b-88b; Cevat İzgi, Osmanlı Medreselerinde İlim, c. I, s. 224-226; Salih Zeki, Asâr-i Bâkiye, İstanbul: 1329, c. I, 195-199; Brockelmann, C., Geschichte der Arabischen Litteratur (GAL), Leiden 1937-1949, c. II, 235, Supplement, II, 329-330; Süheyl Ünver, Astronom Ali Kuşçu, Hayatı ve Eserleri, İstanbul: 1948; Ramazan Şeşen - Cevat İzgi (edit. Ekmeleddin İhsanoğlu), Osmanlı Matematik Literatürü Tarihi (OMALT), İstanbul 1999, I, 20-27 (nr. 3); İhsan Fazlıoğlu, "Ali Kuşçu", Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul 1999, I, 216-219 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder