İhsan Fazlıoğlu: "Ahmed Tevhîd Efendi"

İhsan Fazlıoğlu: "Ahmed Tevhîd Efendi"


Kısaltılmış hâli için bkz. ?Ahmed Tevhîd Efendi?, Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, c. I, İstanbul 1999, s. 164-165.

Eşrefoğlu Rûmî'nin torunlarından Bursalı İsmâ`il Hakkî b. Mustafa Sâlih ile Şâir Neccâr-zâde Şeyh Rızâ'nın oğlu Şeyh Sıddîk'ın kızının oğludur. Aklî ve naklî ilimleri Beşiktaş ulemâ topluluğunun ileri gelen üyesi Kethüdâ-zâde Mehmed Arif Efendi'den tahsil etti. Akabinde tarîk-i tedrîse dâhil oldu. Serasker Bursalı Damad Saîd Paşa'nın hâfız-ı kütüblüğünü yaptı. İmtihanla Mekteb-i İrfâniyye ve Mûsıka-i Hümâyûn muallimi (1839), Beşiktaş Bahriye Meclisi Müftüsü, Bosna kadısı (1844-1846), mahrecle İzmir kadısı, Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî azası (1847), azledildikten sonra Uşak nâibi (1848) oldu. Edirne kadılığı payesini (1848) aldı. Mekke (1849) ile Medine (1854-55) kadılığına, İstanbul'a dönüşünde Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî azalığına tayin edildi. İstanbul kadılığı (1855-56) ile Anadolu kazaskerliği (1860-61) payelerine nâil oldu. Meclis-i Vâla azalığına getirildi (Ocak 1864). Son olarak da ölünceye kadar Evkâf Nâzırlığı görevini yürüttü. (1867-68). Dedesi Neccâr-zâde türbesine defnedildi.
Ahmed Tevhîd Efendi, modernleşme döneminde ilmiye sınıfından yetişmiş bir Osmanlı aliminin matematik ilimlere olan ilgi ve seviyesini göstermesi bakımından dikkate değer bir isimdir. Matematik ilimlerdeki yeni gelişmeleri dikkate almasının yanında kendi geleneğini de gözönünde bulundurmuştur. Bu açıdan Gelenbevî İsmail Efendi, Seyyid Ali Paşa gibi alimlerin çizgisinde kabul edilebilir. Hocası Kethüdâ-zâde gibi isteyenlere konağında ders verirdi. Aynı zamanda şair olan Ahmed Tevhid Efendi'nin şiirlerini muhtevî mecmuası, kayınbiraderi Dîvân-i Hümâyûn beğlikçisi Nâsır Bey'in evinde yanmıştır. Dinî ilimlerde uzman olmasının yanında matematik ve astronomi sahasında da oldukça bilgiliydi.
Nizâm-i `âlem ve salâh-i benî âdem içün Devletin temellerini yenilemeye (tecdîd-i kavâim-i devlet, te'yîd-i de`âm-i din ü millet), din ü milletin dayanaklarını güçlendirmeye yönelen Sultan II. Mahmûd'un yürüttüğü modernleşme hareketinde kendisine düşeni yerine getirmek üzere eser telif etti. Çünkü ilim medreselerinin izi silindi (indirâs-i medâris-i ulûm), bahusus, riyâzî ilimlerin erbabının Anka kuşu gibi yok denecek bir dereceye vardı. Ayrıca riyâzî ilimlerde Türkçe'de ihtiyâcı karşılayacak kitabın az olduğu, olanların da nakıs olduğunu belirtir.
Klasik ilim tasnif geleneğini yeni matematik disiplinleri tanımlamada nasıl kullandığı ilginçtir. Buna göre, Hikemî ilimlerde araştırmaya konu olan şey hâricde ve zihinde maddeye ihtiyç duymazsa bu şey Metafiziğin, haricde ve zihinde maddeye ihtiyac duyarsa fiziğin, haricde maddeye ihtiyaç duyup zihinde ihtiyaç duymazsa riyazî ilimlerin konusudur. Riyâzî ilimler dördür: astronomi, hendese, hesap, mûsîkî.
Hendese-i ameliyyenin fakat mekadir-i muttasılenin avarızından ve nev-i vahidden olan mekadiri muttasılenin bazısının bazısına nisbeti burhandan mücerred olarak bahs olunurise mutlaken hendese-i ameli tesmiye olnur. Mekadiri muttasılaya tulen ve arzen ve umken adedin uruzu cihetinden bahs olunurise fenn-i mesaha tesmiye olunur. Mekadiri muttasıladan ecsamın kağıt üzerinde ecsamı ihata iden sath yahud sutuhu bast cihetinden bahs olunursa ilm-i tastîh tesmiye olunur. Mekâdir-i muttasılayı arz üzerinde li-ecli't-tahsîn resm ve tahtît cihetinden bahs olnursa fenn-i istihkâm tesmiye olunur.
Eserleri:
1. Nuhbetü'l-hisâb (T): Sultan II. Mahmûd'a sundu. Ocak 1830'da tamamlandı. Mart 1854'de Matbaa-i Amire'de basıldı. Önsözde, hendese yani geometri, astronomi, mesaha (uygulamalı geometri), coğrafya, harp sanatının ihtiyaç duyduğu fennin yani tekniğin hesâb ilmine (aritmetik) bağlı olduğunu söyler. En önemli nokta, klasik ile modern çizgilerin terkibinde kaleme alınan bu eserde müellif, kendi geleneğinin bilincinde olarak, ondalık kesirleri îcâd eden Cemşîd Kâşî'nin Müifathu'l-hisâb'ının (yahut hussâb) ilgili bahsine dikkat çeker. Öyleki Cemşîd Kâşî'nin bunları Risâletü'l-muhîtiyye adlı eserinde icad ettiğinin bile farkındadır. Bir derleme-telif olan eser, konuların taksimi bakımından klasik matematik kitabı formunda yazılmış ancak muhtevada modern bilgilere de yer verilmiştir. Ana kaynak ise Miftahu'l-hisâb'dır. Dikkat çeken diğer bir noktada erken bir tarihte ilim eserlerinin "tekellüfât-i münşiyâneden ârî ve sanâyi`-i elfâzdan berî olarak ... tertîb olundu". Bir mukaddime, yedi makale ve bir hatimeden oluşur.
2. Telhîsü'l-a`mâl (T): Sultan II. Mahmûd'a takdim etti. Bir mukaddime ve dört fen üzere tertib edilmiştir. Mukaddime de iki fasıldan oluşur. Birinci fasılda, geometrik şekillerin tarifleri, ikinci fasılda mühendislerin kullandıkları âletler tanıtılır. Eser esas itibariyle, hendese-i ameliye, fenn-i mesâha, fenn-i tastîh ve fenn-i istihkâmı ithiva eder. Konularda burhânî ve ameli tarafı beraber ele alınır. Esas itibariyle müellifin daha önce (1826-27) telif ettiği ve ameli hendese ile mesaha fenninden bahseden 136 şekil muhtevi Mecmû`ât el-ferâid ve lubb el-fevâid'in (Mustafa Fâzıl, Riyâza-Türkî nr. 1, 128 vr. Müellif hattı) genişletilmiş şeklidir. Eser, Temmuz 1854'de tab edilmiştir (Râğıp Paşa nr. 937, 150 vr. Müellif hattı).
3. Miftâhü't-tefâsîri'l-cemîleti'l-Kur'âniyye (T): Kuran sözlüğüdür. Dârü't-tıbaâti'l-`âmire'de basılmıştır (1289, 296 s.).
Ahmed Tevhîd Efendi'nin bunlardan başka, bir küpün iki katına çıkarılması konusunu ele alan Hallu'l-es`ab fî taz`îfi'l-muka`ab ile astronomiyle ilgili Mir'âtu's-semâ adlı Türkçe olan iki eseri daha vardır.
Hocası Kethüdâ-zâde'nin Dîvânçe'sini bastırmıştır (İstanbul 1271).

Kaynaklar:
OM, III, 258; İM, II, 439, 630; Özege, III, 1336, IV, 1795; Karatay, TM, II, 817; King, I, 447; Nuhbetu'l-hisâb'ın dibâcesi, Telhîsu'l-a`mâl'in mukaddimesi; Fatin Efendi, Hâtimetü'l-eş`âr, 35; İbnülemin, Evkâf-ı Hümâyûn Nezâretinin Târihçe-i Teşkilâtı ve Nuzzârın Terâcim-i Ahvâli, İstanbul 1335, 134-135, 136; TM, XIV, 310-313; Tarazî, I, 353.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popular Posts