Nesevî
Kısaltılmış hâli için bkz.:"Nesevî, Ali b. Ahmed", T.C. Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c. XXII, İstanbul 2006, s. 575-576.
|
(Matematikçi, astronom ve tabib) Hicri V./M. XI. yüzyılda yaşayan Nesevî, bugünkü Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'a yakın, eski Horasan'ın Nesa şehrindendir. Hem klasik hem de çağdaş bazı kaynaklara göre ünlü matematikçi Kuşyar b. Lebban el-Cîlî ile tanınmış astronom Ebu Maşer el-Belhî'nin öğrencisidir. Ancak her iki bilginin ölüm tarihleri ile Nesevî'nin doğum tarihi dikkate alındığında (393 civ.) bu bilginin doğru olmadığı rahatlıkla söylenebilir. 472'de telif ettiği Bazname adlı eserinin mukaddimesinde hayatı ile ilgili önemli bilgiler veren Nesevî, doğum tarihi olarak 393 tarihini zikreder. Hakim Nasir-i Hüsrev, Sefername'sinde 437 tarihinde Simnan'da Nesevî'yle görüştüğünü, henüz genç olan (44 yaşında) Nesevî'nin derslerine girdiğini, Nesevî'nin bu derslerde hendese, hesap ve tıp okuttuğunu; kendisini İbn Sina'nın öğrencisi saydığını, bu nedenle ders esnasında sık sık "İbn Sina'dan böyle duydum ve böyle okudum" dediğini kaydeder. Nasir-i Hüsrev'in verdiği bilgileri Nesevî'nin öğrencisi Şah Merdan b. Ebi'l-Hayr er-Râzî'nin Nüzhetname-i Alaî adlı eserinin X. Makalesinde kaydettiği bilgiler doğrulamaktadır. Bu bilgilere göre Nesevî, hesap, hendese, kosmoloji ve astronomi dersleri verirdi; özellikle Öklit'in Usul'u ile Ferganî'nin Fusul'unu kullanırdı. Astronominin uygulamalı tarafıyla da ilgilenir, öğrencilerine zic hazırlama ve kullanmayı da öğretirdi. Öte yandan, Nesevî'nin et-Tecrid fi usuli'l-hendese adlı eserinin 551 veya 557'de istinsah edilen bir nüshasının sonunda bizzat Nesevî'nin kendisinden aktarılan bilgiler de Nasir-i Hüsrev'in verdiği bilgilerle uyuşmaktadır. Buna göre, bir ilim yuvası olan ve çok zengin bir kütüphanesi bulunan Nesevî'nin evine İbn Sina uğramış ve el-Kanun fi't-tıbb'ının bir kısmını bu evde yazmıştır. Bu tespit, şimdiye kadar araştırmacıların aralarında tartışıp çözemediği Nesevî'nin aşağıda ele alınacak tıp sahasındaki et-Tesviye adlı eseri ile el-Kanun'un arasındaki benzerliklerin nedenini vermektedir. Bu ziyaretin, tarihî süreç dikkate alındığında İbn Sina'nın vezir olarak Alauddevle ile beraber dolaştığı dönemlerde gerçekleştiği düşünülebilir. Nitekim Nesevî'nin de bu isimle alakası vardır ve Silahname-i Alaî adlı eserini hem bu Sultan'ın kütüphanesinden istifade ederek yazmış hem de ona sunmuştur. Ebu Reyhan el-Birunî de Nesevî'nin evine uğrayan ünlü isimlerden birisidir. Nesevî, kısa boylu olarak tanımladığı Birunî'nin ilim sahasında hayatında gördüğü en "mutkin" isim olduğunu açıkça söyler. Nesevî'nin el-Mukni fi'l-hisabi'l-hindî adlı eserinin mukaddimesinde verdiği bilgilere göre, Irak-ı Acem'in hakimi Büveyhî Fahrüddevle'nin (377-420) oğlu Mecdüddevle döneminde (997-1029) Rey'de ve İsfehan'da bulundu. Eserin Farsça aslının Arapça'ya tercümesini emreden, Celaluddevle, Bağdad'da yöneticilik yapan Şerefulmuluk'un veziriydi. Buradan hareketle, bir süre Bağdad'da bulunduğu varsayılabilir. Bu varsayımı destekleyen diğer bir kanıt ise, hem Tecrid Uklidis hem de Kitab Murtazavî (İhtisar kitab suveri'l-kevakib ) adlı eserlerini Bağdad'da etkili olan şiî lider el-Murtaza'ya (965-1044) sunmuş olmasıdır. Nesevî, Rey'in 1029'da Gazneli Sultan Mahmud tarafından ele geçirilmesi üzerine, Sultan Mahmud (ö. 1030) ve Mesud (ö. 1049) dönemlerinde uzun süre başkent Gazne'de çalıştı. Gazneliler'in yıkılmasından sonra ise İsfehan'da Selçuklu sultanlarının hizmetine girdi, özellikle Tuğrul Bey'e yakın bulundu. Nitekim Nesevî, Bazname'nin mukaddimesinde hizmet ettiği ve çevresinde bulunduğu sultanları sayarken, Mecduddevle ve oğlu Ebu Dülef, kardeşi Şemsuddevle ve oğlu, Gazneli Mahmud, Sultan Mesud ve Tuğrul Bey'i özellikle zikreder. Nesevî'nin ölüm tarihi ve yeri bilinmemektedir. Bazname'yi 472'de telif ettiğine göre bu tarihten sonra vefat etmiş olmalıdır. Beyhakî'nin yüz yılı mütecaviz bir hayat sürdüğünü ısrarla vurgulamasına bakılırsa 493 tarihinde öldüğü söylenebilir. Hayatının son on yılını sağlıklı ancak yürüyemediğinden dolayı evinde geçirdiği dikkate alınırsa Beyhakî'nin dediği gibi çok uzun süre yaşadığı düşünülebilir. Ali Emiri, Farisî, nr. 675'de kayıtlı olan Siretu'-Sultan Celaleddin el-Mengübertî (266 yaprak) adlı eserin müellifi Muhammed b. Ahmed b. Ali en-Nesevî, Nesevî'nin oğlu olabilir. Nasiruddin Tusî'nin üstad diyerek andığı, daha çok hesap ve hendese sahalarında tanınan Nesevî, astronomi ve tıb sahalarında da döneminin önemli isimlerindendi. Ancak onun aşağıda incelenecek ilmî katkılarının yanında diğer en önemli tarihî rolü, İbn Sina'nın eserlerinin ve fikirlerinin Horasan ve Irak'ta yayılmasını sağlayan kişi olmasıdır. İslam matematik tarihinde temelde hisab-i zihnî'den kaynaklanan birim kesir anlayışı yanında, ilk dönemlerden itibaren on tabanlı konumlu sayı sistemine dayalı ondalık kesir sistemi de geliştirilmeye çalışmıştır. İbrahim İklidisî'ye başlayan bu süreç Nesevî'yle devam etmiş, Abdulkahir el-Bağdâdî üzerinden, Kerecî okulunun birikimi çerçevesinde Samavel tarafından teorik bir çerçeveye oturtulmuştur. Nesevî, matematik tarihinde hisab-i hindî'ye dayalı ondalık kavramını derinden idrak eden matematikçilerin başında gelir. Öncelikle hisab-i zihnî'nin birim kesir anlayışına hisab-i hindî tekniklerini uygular. Öte yandan hisab-i sittinî'yi hind sayılarına göre kurar ve bu tabanla yapılan temel aritmetik işlemlerine tatbik eder. Bu idrak en güzel bir biçimde ondalık kesir kavramına ulaştığı şu formülde ortaya çıkar: [?] sahipti denilebilir. Bu iki kural daha önce Sridharacarya'nın Patiganita'sı ile diğer pek çok hisab-i hindî eserlerinde bilinmekteydi. Bu iki kuralda yapılan şey, kökün ondalık kısmını altmış tabanlı sisteme dönüştürmek ve k'yi altmış tabanlı bir üs olarak düşünmektir. Ancak bu ifadede kesrin ondalık değerini anlamaya yönelik herhangi bir işaret bulunmamaktadır. Öte yandan Nesevî, Kuşyar gibi, eserinde hem pozitif tam hem de rasyonel sayılardaki çıkarma işleminde "ödünç alma" kavramını tam manasıyla anlamada başarısız kalmıştır. Benzer biçimde bir sayının yaklaşık küp kökünün tespitinde Kuşyar'ı takip ederek, aynı dönemde İslam matematiğinde kullanılan formüle göre daha eski olan bir formülü kullanmaya devam etmiştir. Küp kök hesabında ise Kuşyar'ınkine benzer, günümüzdeki Ruffini-Horner yöntemini andıran bir yöntem kullanır. Eserleri: Hendese: 1. Tecrid fi usuli'l-hendese: Eserinin mukaddimesinde beşerî bilginin nihaî amacının ilm-i ilahî olduğunu belirten yazar, Batlamyus'un Macestî'sinde temsil edildiği biçimde talimî yöntemin astronomide kullandığı hendesî burhanın bilinmesi gerektiğini, bu nedenle bu eseri hem Öklit'in Elementler'ine giriş hem de Batlamyus'un Macestî'si anlayabilmek için gerekli olan asgarî hendese bilgisini vermek için hazırladığını belirtir. Eser esas itibariyle, Öklit'in Elementler'inin düzlem geometri ile hendesî cebri ele alan I-VI ve uzay geometriyi ele alan XI. kitabının yeniden inşasıdır. Eserin Arapça nüshalarından hareketle kısmî neşrini Saidan yapmıştır (Hendeset İklîdis fi Eydin Arabiyye, Amman 1991). 2. Şerh kitabi'l-mehuzat li-Arşimîdis: Sabit b. Kurre tarafından Arapça'ya tercüme edilen eserin şerhidir (Fatih nr. 3414; Ayasofya 2760). Eser daha sonra Nasiruddin Tusî tarafından tahrir edilmiştir ve bu Tahrir'de Nesevî'nin Şerh'inden istifade etmiştir. Tusî'nin tahriri Latince'ye tercüme edilmiş; Latincesinden de Rusça'ya aktarılmıştır. Bu tercümeler sayesinde hem Latince'de hem de Rusça'da Nesevî'nin ismiyle tanışılmıştır. 3. Kitabu'l-işba fi şerhi'l-şekli'l-katta: Sabit b. Kurre tarafından Arapça'ya çevrilen, daha sonra Nasirüddin Tusî tarafından tahrir edilen, birleşik oranlar teoremi ile Menelaus'un kürevî trigonometriyle ilgili teoremi üzerinedir. (Hazine nr. 455/2). Nesevî önsözde başta Batlamyus olmak üzere Neyrizî, Farabî, Sabit b. Kurre, Hazin ve İbn Sina'yı öncü olarak zikreder. Wiedemann eserin önsözünü Almancaya çevirdi (Studien zur Astronomie der Araber, Erlangen 1926, s. 80-85; H. Bürger - K. Kohl tarafından çalışıldı (Geschichte des Transversalensatze, Erlangen, 1924, s. 53-55). 4. Kitab el-Belağ fi şerh kitab İklidis: Kitabu't-tecrid fi şerh kitab İklîdis'in sonunda zikredilir. 5. Makale fi amel daire nisbetuha ila daire mefrude ke-nisbe mefrude: Nasiruddin Tusî tarafından Mehuzat Arşimidis adlı eserinde zikredilir (Resail, c. II, Haydarabad 1940, nr. 10). Astronomi: 1. Zicü'l-fahir: Beyhakî tarafından hem Tetimme'de (s. 116) hem de Cevami ahkami'n-nücum adlı eserinde zikredilir. Öğrencisi Hakim Şah Merdan İbn Ebi'l-Hayr er-Râzî, Ravzatü'l-müneccimin adlı eserinde bu Zic'in bir parçasının Farsça tercümesini verir. 2. Kitabu'l-lami fi emsileti'l-zici'l-cami: Kuşyar'ın el-Zic el-cami adlı eseri üzerine yapılmış bir çalışmadır. Katib Çelebî tarafından zikredilir (KZ, c. II, s. 970). 3. Risale fi marifeti't-takvim ve'l-usturlab: Tek nüshası New York, Columbia Univ. MS Or. 45/7'dedir. 4. Camiu'l-kavanin ilmi'l-hey'e: İsfehan'da yazılıp Selçuklu veziri el-Kundurî'ye sunulan eserin aidiyeti tartışmalıdır. Kimi araştırmacılar el-Salar'a kimileri ise Ömer Hayyam'a nisbet ederler. Kitabın üçüncü bölümü Khayretdinova tarafından Rusça'ya tercüme edilmiş ve çalışılmıştır. 5. Kitab Murtazavî veya İhtisar kitab suveri'l-kevakib: Murteza lakablı Ebu Tahir Mutahhar b. Ali'ye (ö. 436) ithaf ettiği eser, Ebu'l-Hasan Abdurrahman b. Ömer es-Sufî'nin aynı adlı eserinin ihtisarıdır. Bu eseri öğrencisi Şah Merdan İbn Ebi'l-Hayr er-Râzî, Ravzatü'l-müneccimin adlı eserinde zikretmektedir. Matematik: 1. el-Mukni fi'l-hisabi'l-hindî: (Leiden MS 1021) Hicri beşinci asırda, İslam dünyasının doğu bölgesinde kullanılan hisab-i hindî'nin seviyesini en iyi temsil eden Mukni, yukarıda da işaret edildiği üzere, yazarının bizzat mukaddimesinde verdiği bilgilere göre, Mecdüddevle'nin muhasebe divanı için Farsça kaleme alınmış, Şerefulmuluk'un veziri Celaluddevle eserin kamuoyuna daha faydalı olması ve Sultan'ın kütüphanesi için Arapça olarak yeniden yazılmasını istemiş, bu istek üzerine Nesevî eseri Arapça olarak telif etmiştir. Arapça eserin, Farsça ilk versiyonu zamanımıza gelmemiştir. Bazı kaynaklarada Arapçasının Gazneli Mahmud için yazıldığını söylenilmesi muhtemelen eserin bazı nüshalarının daha sonra Sultan Mahmud'a ithaf edilmiş olabileceğini gösterir. Nesevî, mukaddimede hem kendi eserini telif etmesinin gerekçelerini verir hem de kendisinden önce bu sahada telif edilen eserlerin eleştirel bir değerlendirmesini yapar. Buna göre, kendisinden önce Yakub el-Kindî'nin kaleme aldığı Risale f istimali'l-hisabi'l-hindî ile Ebu'l-Kasım Ali b. Ahmed Muctebî el-Antakî'nin yazdığı Kitabu't-tahti'l-kebir fi hisabi'l-hindî uzun ve karışık; Ali b. Ebi'n-Nasr'ın eseri ile Ebu'n-Nasr Gülvazî'nin Kitabu't-taht fi hisabi'l-hindî'si ayrıntılı olmakla beraber zor ve anlaşılmaz; Ebu Hanife ed-Dineverî'nin Kitab fi'l-hisab'ı ile Kuşyar el-Cilî'nin Kitab fi'l-hisabi'l-hindî'si belirli bir hesap türüne hasr edilmiştir. Ancak Kuşyar, hisab-i nucum'u esas almasına karşın diğer hesap türlerine de girmiş; Dineverî ise başka hesap türlerini ele almak isterken eseri hisab-i nucum'a kaymıştır. Nesevî, bu nedenlerle konusuna mutabık, muhtasar ve müfid, hem muamelatta hem de atsronomide kullanılabilecek bir eser kaleme almaya çalıştığını belirtir. Dört bölümden oluşan eserin birinci bölümü pozifif tam sayılar, ikinci bölümü pozitif rasyonel sayılar, üçüncü bölümü poztifi tam ve rasyonel sayılardan mürekkeb sayılar, dördüncüsü ise altmış tabanlı sayıların aritmetiğini inceler. Bu çerçevede yazar, birinci bölümde rakamlar ve sayıların rakamla gösterimini verdikten sonra, pozitif tam sayılarda toplama(cem), iki kat alma(tadif), çıkarma(tarh), ikiye bölme(tansif), .çarpma(darb), bölme(kısmet), karekök(cezr) ve küp kök(mukaab) tespiti ile her bir işlemin sağlamasını ele alır. Sağlama işleminde mod. 9'u kullanır. İkinci bölümde benzer biçimde, pozitif rasyonel sayıların rakamlarla gösterimini verdikten sonra, sırasıyla toplama, çıkarma, çarpma, bölme, kare ve küp kök işlemlerini inceler. Üçüncü bölümde, pozitif tam ve sayonel sayıların (kusur-i mürekebbe) rakamla gösterimini ele alır; akabinde toplama, çıkarma, çarpma, bölme, kare ve küp kök alma işlemlerini verir. Son bölümde yazar, altmışlı kesirlerin rakamla gösterimini inceler; sonra sırasıyla altmışlı kesirlerde toplama, çıkarma, çarpma, bölme, kare ve küp kök alma kurallarını gösterir. Her ne kadar, Nesevî, Kuşyar'ın kitabını eleştirse de, eseri onunkine benzer; öte yandan Kuşyar'ın günümüze ulaşan eserinin içeriğine bakıldığında Nesevî'nin eleştirisinin doğru olmadığı görülür. Eserin tıpkı basımı Kurbanî tarafından yapılmış, Medevoy tarafından Rusça'ya tercüme edilmiş, 1863'de Franz Woepcke tarafından Leiden MS 1021'deki nüshası esas alınarak mukaddimesi ve içindekiler Franszıcaya çevrilmiş; kısmî Almanca çevirisi Suter ve Luckey tarafından yapılmış; ayrıca Woepcke, Suter, Luckey, Saidan, Kurbanî tarafından üzerinde çalışmalar yapılmıştır. 2. Risale fi istihraci'd-damîr: Beyhakî'nin, Cevami ahkami'n-nucum adlı eserinde zikredilir. Tıb: 1. Kitabü't-tesviye (Ribat nr. 428): Yakın zamanlarda keşf edilen eser Galen çizgisinde nazarî tıb konusunda hacimli bir eseridir. Eserde, mizaç, hılt nazariyesi, organlar, unsurlar ve güçler gibi kadim tıbbın üzerine kurulduğu temel kavramlar incelenir, daha sonra ilaç, kan nabız, idrar gibi konular ele alnır. Tıb bilimini sağlık ve hastalığa delalet eden belirtileri tespit, bu belirtilerden hareketle teşhis ve teşhise uygun tedavi olarak gören Nesevî, teşhisi üç aşamalı kabul eder: Fiziksel belirtiler, nedenler, delaletler. Hem hastalığın teşhisi hem de tedavisinde insan doğasında bulunan üç gücün dikkate alınması gerektiğini belirten Nesevî bu üç gücü şöyle sıralar: tabii/doğal-fizik, hayvanî/biyolojik-canlılık, nefsî/psikolojik. Hastalıkların oluşmasında çevreye, havaya, yiyeceklere ve içeceklere özel bir yer veren Nesevî, psikolojik durumların da hastalık nedeni olduğunu belirtir ve bu konudaki ciddi ve derin tıbbî çalışmaların kadim dönemde değil, İslam dünyasında yapıldığına işaret eder. Eser el-Kanun fi't-tıb ile ciddi benzerlikler gösterse de yer yer farklılıklar arz eder; tertip ve tanzim bakımından ise el-Kanun öncesi eserlere göre ileri bir seviye gösterir. Eserin bir parçası Süleymaniye kütüphanesinde bulunmaktadır: Makale fi Eyyami'l-Buhran Mine'n-Neseviyye (Fatih nr. 3622/2). 2. Bazname: Kitabhane-i Millî'de bir mecmua içerisinde (nr. 492/18) bulunmaktadır. Farsça olan eser 700'de istinsah edilmiştir. Eserin mukaddimesinde Nesevî 60 yıl bu işle uğraştığını, av kitaplarını derleyip toparladığını ve okuduğunu, hizmetinde girdiği sultanların saray kütüphanelerinden ve uygulamalarından faydalandığını belirtir. Değişik milletlerin bazname tekniklerini inceleyen eseri, özellikle Parsî, Pehlevî, Sasanî, Samanî, Soğdî, Rumî, Hindî, Türkî ve Arabî kitaplardaki bilgilerden derlediğini belirtir. Eser çeşitli milletlerin bu konudaki birikimlerini vermesi bakımından son derece önemlidir. Değişik Konular: 1. Risale fi'l-medhal ila ilmi'l-mantık: Mantık sahasındadır. 2. Silahname-i Alâî: Nesevî'nin Bazname'de verdiği bilgiye göre bu eseri İsfehan emiri Alauddevle Ebu Cafer Muhammed'in isteği üzerine onun kütüphanesinden faydalanarak Farsça telif etmiştir. Alauddevle, İbn Sina'nın Danişname-i Alaî'sini Farsça yazdığı ve yine İbn Sina'nın Kıssat Hayy b. Yakzan'ın Farsça tercümesi ve şerhini isteyen kişidir. Nesevî eserinde silah yaralarını iyileştiren bir ilaç keşfettiğini söyler ve ilacın hazırlanışını verir. Kaynaklar Boris Rosenfeld - Ekmeleddin İhsanoğlu, Mathematicians, astronomers and other scholars of Islamic civilization and thier works (7th. - 19th.), İstanbul 2003 s. 140-141; Salih Zeki, Asar-i Bakiye, c. II, İstanbul 1329, s. 268-272; Zahiruddin el-Beyhakî, Tarih hukemau'l-islam(Tetimme sıvani'l-hikme), nşr. Muhammed Kürd Ali, Dimeşk 1946, s. 116-117; Ahmed Selim Saidan, Dictionary of Scientific Biography, s. 314-316; Heinrich Suter, Die Mathematiker und Astronomen der Araber und Ihre Werke, Amsterdam 1900, s. 96-97(nr. 214); Heinrich Suter, "Über das Rechenbuch des Ali ben Ahmed el-Nasawî", Bibl. Math. 1906-1907, c. VII, s. 113-119; Brockelmann, GAL, c. I, Leiden 1943, s. 674; Sup. I, Lieden 1937, s. 384, 390; Ebu'l-Kasım Kurbanî, Nesevi-nameh: Tahkik der asar-i riyazî-i Ali ibn Ahmed Nesevî, Tahran 1351; Ebu'l-Kasım Kurbanî, Zindeginame-i riyadidanan-i devre-i İslamî, Tahran 1365, s. 477-484; Martin Levey, "Theory of medicine in the 11th. Century in the Book of adjusment of al-Nasawî, Studies in Islam, New Delhi 1970, c. VII, S. 4, s. 189-204; Martin Levey - Saffet Suryal, "Ususü't-tıbb fi'l-karni'l-hadi aşere", el-Meşrik, 63/2, Beyrut 1969, s. 141-156; Fuat Sezgin, GAS, c. V, Lieden 1974, s. 345-348, ayrıca bkz. c. III, s. 311, c. V, s. 404, c. VI, s. 245-246, c. VII, s. 182, 410-411; Ğulam Hüseyn Sıddıkî, "Hakim Nesevî", Mecelle-i Danişkede-i Edebiyat, c. VI, S. 1, Tahran 1337/1958, s. 12-28. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder