İhsan Fazlıoğlu: "Georgios Amirutzes"

İhsan Fazlıoğlu: "Georgios Amirutzes"

"Georgias, Amirutsez ve oğlu Mehmed?", Mevsuat A'lam el-Ulema ve el-Udeba el-Arab ve el-Muslimin, el-Munazzame el-Arabiyye li-el-Terbiye ve el-Sekafet ve el-Ulum, Tunus , Dar el-Cil, c. V, Beyrut 2005, s. 538-542.

Amirutzes (ile oğlu Mehmed)
(Filozof, teolog ve mütercim)


Kaynaklar Amirutzes'in iki oğlu olduğunu, bunlardan Vasil adlı oğlunun bir müddet esaret hayatı yaşadığını ve nihayet müslüman olarak Mehmed adını aldığını ve Arapça öğrendiğini; akabinde de Fatih'in emriyle İncil'i Arapça'ya tercüme ettiğini belirtirler. Diğer oğlu'nun adının İskender olduğu bilinmekle beraber hakkında fazla bilgi yoktur.
Amirutzes'ın yaşadığı dönem Bizanslı düşünürlerin, 'güc'ün Hristiyanlığı temsil eden Bizans Devleti'nden İslamı temsil eden Osmanlı-Türk devleti'ne transferini müşahade ettikleri bir dönemdir. Ortaya çıkan yeni 'durumu' teolojik ve felsefi açıdan yorumlamak ve İslam ile onu temsil eden Türk gücüne karşı yeni davranış biçimleri geliştirmek bu düşünürlerin başlıca hedefleri oldu. Genel olarak yeni yükselmeye başlayan 'humanizm' düşüncesinin 'Doğu' versiyonuna bağlı kavramları kullanarak iş gören bu düşünürler 'Felsefe'yi farklı inançlar/dinler arasında ilişki kuracak bir 'köprü' gibi inşa etmeye çalıştılar. Başta Georgios Gemistos Plethon (öl. 1452), Georgios Amirutzes (öl. 1475), Trabzonlu Georgios (öl. 1473) ve Imbroslu Critoboulos (öl. 1470 civ.) olmak üzere pek çok düşünür bu yeni tarihi durumu yorumlamak üzere yola koyuldu ve bir 'ortak-kültür' ile 'ortak-toplum' içerisinde 'beraberce-yaşama' formülü geliştirmeye çalıştı. Ancak nihayetinde Hristiyanlar ile Türklerin hem siyasi hem de dini açıdan karşıt konumda olduğunu gördüler. Bu karşıtlığı ortadan kaldırmak için çalışan düşünürlerden Plethon dini karşıtlığı hem hristiyanlığı hem de İslamı eşit kabul edip 'Yeni-Platoncu' felsefede biraraya getirmeye çalışarak aşmaya teşebbüs etti.
Amirutzes sorunun 'siyasi karşıtlık' kısmı üzerinde yoğunlaştı. Dolayısıyla onun İslam ile onu temsil eden Türklerle olan ilişkisi Plethon gibi felsefi zemine dayanmıyordu. O daha çok yeni Osmanlı gücüyle işbirliğine dayalı siyasi bir ilişki kurmaya çalıştı. Nitekim Amirutzes İstanbul'un fethi sonrası Fatih Sultan Mehmed'le doğrudan şahsi ilişki kuran bir isimdi. Amacı yeni siyasi güçle ortak-bir paydada anlaşıp kendi ırkdaşları ile dindaşları için uygun bir politik zemin inşa edebilmekti. Bunun için daha çok başta Sultan olmak üzere müslümanları hristiyanlıkla 'tanışık' kılmak istedi. Bunun için karşı tarafa aktarabilmek ve üzerinde müzakere edebilmek için kendince hristiyanlığın 'rasyonel' karekterini öne çıkardı. Böylece yukarıda adları zikredilen düşünürler yanında Thomas Katabolenos ve Patriach Scholarios gibi o da ortodoks Rumlar ile müslüman Türkler arasında dini ve kültürel köprüler kurmaya çalıştı.
Amirutzes bu hedefi için oğluyla birlikte Fatih Sultan Mehmed'in şahsında müslüman Türkleri, onların da önceliklerini ve ihtiyaçlarını dikkate alarak, kadim Yunan kültürüyle yeniden temasa geçirmeye çalıştı; bunun için kendince saf Yunanlı kabul ettiği Felsefe ve Coğrafya sahasında bazı eserleri Arapça'ya tercüme etti ya da bu konularda Sultan'a bilgi aktardı. Böylece Fatih'in kadim Yunan felsefe ve bilim eserlerini Arapça ve Türkçe'ye aktarma projesini besledi. Öte yandan Sultan için hristiyan inancının rasyonel karekterini ortaya koyan bir Dialogue kaleme aldı. Bu eserinde hristiyanlığın felsefi bir sunumunu yaptı. Hedefi üç İbrahimi dinin paylaştığı felsefi kavramları yine felsefi bir dille ortaya koymak ve bu üç din arasında rasyonel karekteri ile sağduyuya en uygun dinin hristiyanlık olduğunu göstermekti. Ancak onun hedefi hiç bir zaman karşısındaki hristiyan olmak için ikna etmek değildi; tersine amacı siyasi erki paylaşan kültürlü bir müslümanın hristiyanlığa karşı olumsuz düşüncelerini bertaraf etmekti. Bundan dolayı Amirutzes dini tartışmaları derinlemesine ele almaz. Öte yandan eserinin satır aralarında Plethon'un teşebbüslerini hatırlatırcasına İslam ile Hristiyanlık arasında dini açıdan olmasa bile felsefi açıdan bir 'harmoni' olduğunu göstermek niyeti okunabilir.
Eserleri
Amirutzes pek çok konuda eser verdi. Öncelikle Fatih Sultan Mehmed'i çok takdir ettiğinden onun için Üç Medhiye yazdı. Bu medhiyeler Sp. Lambers tarafından Atina'da 1885-1889 yılları arasında Deltion dergisinde yayımlandı. Sultan için hristiyan inancının rasyonel karekterini ortaya koyan bir Dialogue kaleme aldı. Ancak bu eserin aslı değil eksik bir Latince versiyonu günümüze ulaştı. Bu versiyon Argyriou, A. - Lagarrigue, G. tarafından Georges Amiroutzes et son Dialogue sur la Foi au Christ tenu avec le Sultan des Turcs adıyla yayımlandı. Öte yandan uzmanı olduğu matematik sahasında, küresel üçgenler üzerinde bir risale kaleme aldı. Bu risale Johann Verner tarafından De Hisquae Geoprahiae Adessa Debent adıyla Latinceye tercüme edilerek neşredildi.
Amirutzes'in oğlu Mehmed ise Fatih'in emriyle İncil'i Arapçaya tercüme etti. Ancak Saray Kütüphanesi'nde, Fatih'in özel kitapları arasında böyle bir eser mevcut değildir. Ancak G. Toderini, 1781-1786 yıllarında Saray Kütüphanesi'nde bu kitabın bulunduğuna dair bir rivayeti aktarır. Muhtemelen eser daha sonraki bir tarihte Saray Kütüphanesi'nden kaybolmuştur.
Amirutzes ile oğlunun İslam bilim tarihini ilgilendiren en önemli çalışması ise İslam medeniyeti'nde Batlamyus adıyla bilinen Ptolemeius'un Geographike Hiphegesis adlı coğrafya sahasındaki eserinin Kitab el-Coğrafya fi el-Mamure min el-Ard ismiyle Yunanca'dan Arapça'ya yaptıkları tercümesidir. Fatih Sultan Mehmed'in kadim Yunan felsefesi ve bilimiyle yakından ilgilenen bir hükümdar olduğu bilinmektedir. Nitekim Sultanın günümüze kadar gelen özel kütüphanesinde bulunan Batı kültürüyle ilgili elli eserden kırk iki'si Yunancadır. Eserlerin sekiz'i tarih, altısı matematik ve astronomiye dairdir; üçte birinden fazlası ise coğrafya'ya aittir. Bu çerçevede Fatih, Abbasiler döneminde el-Kindi, İbn Hurdadbih ve Sabit b. Kurre gibi çeşitli alimler tarafından tercüme edilen ancak muhtemelen kendi zamanına ulaşmayan Batlamyus'un Coğrafya eserini tercüme için seçti. Gerçi Batlamyus'un adı geçen eserinin ilaveli bir redaksiyonu el-Harizmi'nin Suret el-Ard isimli eserinde mevcuttu; ve bu eser günümüze gelmiştir. Muhtemelen Fatih zamanında el-Harizmi'nin bu eserinin İstanbul'da mütedavil bir nüshası yoktu.
Fatih, Batlamyus'un bu eserini, 869-70/1465 yazında kendi özel kütüphanesinde bulunan iki Yunanca ve bir Latince nüshasından hareketle önce Amirutzes ile birlikte inceledi ve tartıştı; daha sonra Arapça'ya tercüme edilmesi emrini Amirutzes ve oğluna verdi. Ayrıca eser içerisinde ayrı ayrı bulunan bölgesel haritaların birleştirilip tek bir dünya haritası çizilmesini ve bu haritanın yeni bilgilerle ikmalini istedi. Sözkonusu dünya haritası maalesef günümüze gelmemiştir. Ancak Amirutzes ile oğlu eseri, içerisindeki dünya haritası paftalar halinde olmak üzere, Arapça'ya çevirdiler. Bu tercümenin zamanımıza iki redaksiyonu ulaşmıştır. Her iki redaksiyon da Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya nr. 2596 ve 2160'da bulunmaktadır. Numara 2596'da kayıtlı bulunan birinci redaksiyonun mukaddimesine eserin bizzat Fatih'in emriyle Yunanca'dan Arapç'ya tercüme edildiğine dair açık ifadeler mevcuttur; ancak bu redaksiyonunun haritaları eksiktir ve Hicri XI. asırda istinsah edilmiştir. Numara 2610'daki ikinci redaksiyon herşeyden once Fatih devrinde istinsah edilmiş orijinal nüshadır ve haritaları mükemmel bir şekilde çizilmiştir. Bu nüsha Prens Yusuf Kemal tarafından Monumenta Cartographica Africae et Egypti'nin ikinci cildinin birinci fasikülünde yayınlanmıştır (beş cilt, Kahire 1926-1951). Fuat Sezgin ise aynı nüshanın tıpkı basımını yapmıştır [Klaudios Ptolemaios Geoghraphy: Arabic Translation (1465 A.D.), Frankfurt 1987].

Kaynaklar
Adıvar, A. Adnan, Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul 1943, s. 20-22, özellikle s. 20'deki dipnot.
Argyriou, A. - Lagarrigue, G. (edits), "Georges Amiroutzes et son Dialogue sur la Foi au Christ tenu avec le Sultan des Turcs", Byzanttinische Forschungen 11 (1987), s. 29-222.
Babinger, Franz, Mehmed the Conqueror and His Time, translated from the German: Ralph Manheim, edit.: William C. Hickman, Princeton 1978, s. 246-248.
Karamustafa, Ahmet T., "Military, Administrative, and Scholarly Maps and Plans", The History of Cartography, Volume II, Book 1, Cartography in the Traditional Islamic and South Asian Societies içerisinde, [edits. J. B. Harley - D. Woodward], Chicago 1992, s. 210.
Katip Çelebî, Keşf el-Zunun 'an Esami' el-Kutub ve el-Funun, İstanbul 1941-1943, c. I, s. 590.
Kramers, J. H., "Coğrafya", Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi, c. III, s. 205-206.
Raby, J., "Mehmed the Conquerors Greek Scriptorium", Dumbarton Oaks Papers 37 (1983), s. 15-34.
Şeşen, Ramazan - Bekar, M. Serdar - Gündüz, Gülcan - Furat, A. Hamdi (edit. Ekmeleddin İhsanoğlu), Osmanlı Coğrafya Literatürü Tarihi, İstanbul 2000, c. I, s. 12-13 (nr. 5).
Toderini, G., Letteratura Turshesca, Venitia 1788, c. II, s. 460.
Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul 1993, c. I, s. 246-247.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popular Posts