İhsan Fazlıoğlu: "Ali Efendi" (İbn Hamza)

İhsan Fazlıoğlu: "Ali Efendi" (İbn Hamza)


Kısaltılmış hâli için bkz. Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, Ali Efendi (İbn Hamza), c. I, İstanbul 1999, s. 204-205.

Matematikçi, müderris. Tam adı Ali b. Veli b. Hamza el-Mağribî el-Cezâirî'dir. Nisbesinden Osmanlı Ülkesi'nin Mağrib kesiminden olduğu anlaşılıyorsa da, eserinin kendi istinsah ettiği nüshasında kullandığı Türkçe ile yaşadığı bölge için "gurbet" tabirini kullanmasından Mağrib'e resmî bir görev için giden Türk asıllı bir ailenin çocuğu olduğu anlaşılmaktadır. İlk tahsilini memleketinde yaptıktan sonra İstanbul'a gelip, ileri gelen alimlerden ders aldı. Bazı alimlere mülazımlık, Hâşiye-i Tecrîd ve Miftâh medreselerinde müderrislik yaptı. Cezâyir ve Trablusgarb kadılıklarına tayin edildi ve fetva izni aldı. İstanbul'a dönünce, Dâhil medresesine terfi etti. 1586'da İstanbul'dan Mağrib'e döndü. 1591'de Cezayir'e geçip Şeyhülislâm ve Kutbu'l-enâm dediği İsâ-i Düneydî'den el aldı; buradan da hâc için Mekke'ye geçti. Mekke'de aşağıda incelenecek olan matematik eserini kaleme aldı. (1591). Daha sonra Yemen'in San'a şehrine geçti (1594). İstanbul'a dönerek Ebu'l-Su'ûd-zâde Mehmed Efendi'nin yerine Sahn müderrisliğine (1614); akabinde de Tunus kadılığına tayin edildi. Bu görevini sürdürürken vefat etti.
Ali Efendi, Osmanlı-Türk matematik tarihinde klasik dönemde Türkiye Türkçesi'yle en hacimli ve en geniş muhtevalı hisap, misâha ve cebir'den müteşekkil matematik kitabını kaleme aldı. Tuhfet el-a'dâd li-zevi rüşd ve el-sedâd adını taşıyan bu eseri, Mekke'de üç ay dokuz günde, 11 Nisan 1591 Pazartesi günü tamamladı. Eseri, mukaddimede de belirttiği gibi, Mekke'de bulunan bazı matematikçi dostlarının bir matematik kitabı telif etmek isteyip bunu da kendisinden talep etmesiyle yazdığını belirten Ali Efendi, eserinin telifinde Sinân b. el-Feth el-Harrânî, İbn Yunûs el-Mısrî, İbn el-Saffâr, İbn el-Hassâr, İbn el-Hâim (el-Ma'ûne fî ilm el-hisâb), İbn Gâzî el-Miknâsî (Munyet el-hisâb) gibi matematikçilerden istifade etti. Eserini bir mukaddime, dört makale ve bir hâtime üzere tertip eden Ali Efendi maksadının dinî ve dünyevî maslahata ilişkin bütün matematik konuları ele almak olduğunu belirtir.
Mukaddime'de hesab ilminin tanımı, konusu ile sayı, rakam, rakamların yazılışı; ayrıca muhâsebe hesabında kullanılan yük usulune göre rakamın okunuşu gibi hususları ele alır. Birinci makalede pozitif tam sayılarda toplama ve iki kat alma, çıkarma ve ikiye bölme, çarpma ve bölme; ikinci makalede, pozitif rasyonel sayıların klasik matematikteki tanımı ve temsili, toplamı, çıkarımı, çarpımı ve bölümü, akabinde pozitif tam sayıların kare kök hesabı, irrasyonel sayıların toplamı, çıkarımı, çarpımı ve bölümü, sayıların üçüncü ve dördüncü dereceden köklerinin tesbiti; üçüncü makalede ise bilinmeyenin tesbitinde klasik matematikte kullanılan oran-orantı, bahusus dört orantılı sayı yöntemi, çift yanlış hesabı ile cebir ve mukâbele usulu; dördüncü makalede dört kenarlıların, üç kenarlıların, yay kenarlıların (dâire ve dâire kesitlerinin) ve cisimlerin alan ve hacim hesapları ele alınır. Hâtime'de ise dört orantılı sayı, çift yanlış hesabı ile cebir ve mesaha yöntemleriyle çözülebilen pek çok çözümlü problemi inceler. Hâtime'nin sonun da ise, mesâil-i ğarîbe (ilginç problemler) başlığı altında bazı problemleri ve bunlara kendisinin bulduğu çözümleri verir.
Ali Efendi'nin çalışması klasik Türk matematiğinde Türkçe yazılmış en mükemmel hesab kitabı olması yanında başka bazı önemli özellikleri de muhtevidir. Her şeyden önce, bu eser, büyük oranda Batı İslâm matematiğini, özellikle de İbn el-Bennâ okulu ile el-Kalasadî çizgisini takip eder. Bu çerçevede Batı İslam matematiğinde cebir çerçevesinde geliştirilen cebirsel notasyon ve sembolleri ilk defa sistematik bir şekilde Osmanlı Türkiyesine taşır. Öte yandan ele aldığı matematik konularda klasik matematik çerçevesinin dışına çıkmasa da, bir çok hususta kendisine ait kurallar ortaya koyar. Özellikle sonlu sayı dizilerinin kuvvetlerinin toplamı konusunda farklı yöntemler geliştirir. Bu çerçevede bir geometrik diziyle bir aritmetik dizi arasında kurduğu ilişki kendisini logoritamanın icadına oldukça yaklaştırır. Eserin diğer bir özelliği de bizzât müellif tarafından 1594'de Yemen'in San'a şehrinde istinsah edilen nüshası (Kavala, Riyâza, Türkî, nr. 1, 257 yaprak) ile bu tarihten üç sene önce 1591'de istinsah edilen nüshası (Tala't, Riyâzâ, Türkî, nr. 1, 217 yaprak) arasında XVI. yüzyıl Türkiye Türkçesi açısından mevcut olan farklardır. Müellif nüshası daha arkaik bir Türkçe ile telif edilmiş iken, diğer nüsha İstanbul'da câri olan Türkçe'ye dönüştürülmüştür.

Kaynaklar:
Atâî, s. 567; KZ, I, s. 362; SV, yaprak 163b; SO, III, s. 508; OM, c. III, s. 284; AB, II, s. 287-291; Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, istanbul 1943, s. 80-81; C. İzgi, Osmanlı Medreselerinde İlim, İstanbul 1997, I, s.246-247; Osmanlı Matematik Literatürü Tarihi, Haz. Ramazan Şeşen, Cevat İzgi, (ed. Ekmeleddin İhsanoğlu), İstanbul 1999, I, s. 118-123.

 

1 yorum:

  1. Bu metinleri seslendirip Podcast olarak yayınlamamda herhangi bir sakınca var mıdır?

    YanıtlaSil

Popular Posts