İhsan Fazlıoğlu: "Abdurrahman Bistâmî"
Kısaltılmış hâli için bkz. ?Abdurrahman Bistâmî?, Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, c. I, İstanbul 1999, s. 24-25.
|
Matematikçi, tabîb, ârif, hurûfî. Tam adı Zeynüddîn Abdurrahman b. Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Muhammed el-Antâkî el-Bursevî el-Bistâmî el-Hanefî el-Hurûfî'dir. İlk tahsilini doğduğu şehirde ikmâl ettikten sonra, başta Arap dili olmak üzere çeşitli dinî ilimlerde bilgi ve görgüsünü ilerletmek için, Bilâdu'ş-şâm şehirleri ile Kâhire (Ezher) gibi İslâm medeniyetinin klâsik ilim merkezlerine seyahat etti. Arap dili ve edebiyatı sahalarında arzu ettiği seviyeye ulaşıncaya kadar çeşitli Arap ülke ve şehirlerinde dolaştı. Bu seyehatleri esnasında dil ve din ilimlerinin yanında başta gizli ilimler olmak üzere tıp, simyâ ve tarih gibi sahalarda da kendini yetiştirdi. Daha sonra muhayyemü'l-ulemâ yani alimlerin yurdu dediği Bursa'ya geldi. Şehri çok sevdiğinden dolayı burayı vatan edindi. Akabinde Anadolu ile dışında bir çok seyahatda bulundu. Larende'de Molla Fenârî'ye ders verdi (1409-1410); Akşehir'de Furreh Şah medresesinde Sayhatü'l-bûm fî havâdisi'r-rûm (Anadolu Olaylarında Baykuş Çığlığı) adlı ilginç eserini bitirdi ve Edirneboli'de Şeyh Bedreddin'e okuttu (1413-14); uşşü'l-ulemâ yani alimler yuvası dediği İznik'te bazı eserler kalem aldı (1421); Mısır'ın Fustas şehrine, akabinde İskenderiye'ye seyahat etti (1423-24); sonra Bursa'ya döndü (1424-25); siyâset ilmi üzerine eserler kaleme aldı (1430-31); daha sonra meşhur eseri el-Fevâihü'l-miskiyye fi'l-fevâtihi'l-mekkiyye'yi telif etti (1438-39); son olarak da hayat hikâyesini ve eserlerinin adlarını zikrettiği Durretu taci'r-resâil ve ğurreti minhâci'l-vesâil adlı kitabını yazdı (1441-42). 1453'de Bursa'da vefat etti; kabri bu şehirdedir.
Taşköprülü-zâde, Abdurrahman Bistâmî'yi Şekâikü'l-nu`maniyye'de dördüncü tabaka, yani Sultan Yıldırım Bâyezîd dönemi alimlerinden kabul eder. Ancak, tafsilatı bilinmemekle beraber, Sultan Çelebi Mehmed ve Sultan II. Murad dönemlerini de idrak etti; hatta bazı eserlerini Sultan II. Murad'a sundu. Zamanında hadis, tefsir ve fıkıh sahalarında alim, ilmü havâssi'l-hurûf, ilmü'l-vefk, ilmü'l-cifr konularında da ârif olarak bilinmekteydi. Kısaca söylenirse, Abdurrahman Bistâmî hem faâliyetleri hem de eserleriyle Osmanlı dönemi hermetik-hurûfî düşüncenin arkasındaki âlimdir. Bu çerçevede, eserleriyle hurufî-tasavvufî bir dünya görüşü inşâ etme çabası içerisindedir. Bu bağlamda, çalışmalarında, kozmogoni, kosmoloji, insanın yaratılışı, tarih, toplumun oluşumu, siyâset anlayışı, bilgi tasavvuru gibi konuları belirli bir düzen içerisinde verir. Bunlara temel teşkil etmesi için de varlıkı hurûfî bir ontolojiyle anlamlandırmaya çalışır. Buna göre, harfler ile sayılar aynıdır. Bütün varolanlar bilfiil harf, bilkuvve sayıdır. Aralarındaki fark, birinin, diğerinin varlığının illeti olmasıdır. Bu çerçevede yazılı olan sözlünün, sözlü olan düşünülenin, düşünülen akledilenin, akledilen de varolanların göstergesidir. Tabî`î olan aslî harfler ya düşünceye ya söze yahut da yazıya ilişkindir. Düşünceye ilişkin harfler insan nefsine mürtesem ruhânî suretlerdir. Söze ilişkin harfler, havada akan seslerdir ve kulaklar yoluyla idrâk edilirler. Yazıya ilişkin harflere gelince, muhtelif eşyaların üzerine kalemlerle çizilen nakışlardır. Abdurrahman Bistâmî'nin siyâset teorisi ve bu konu hakkındaki fikirleri de hermetik-platonik mirası devam ettirmesi açısından önem taşır. Eserleri: Abdurrahman Bistâmî'nin klâsik kaynaklarda zikredilen eserleri ile klâsik kaynaklarda zikredilmemesine rağmen zamanımıza gelen ve ona nispet edilen eserlerinin toplamı önemli bir yekün tutar (50 civ.). Eserlerinin çoğu ilmü havâssi'l-huruf, ilmü'l-cifr, ilmü'l-vefk gibi gizli ilimlerle ilgilidir ve telif edildikleri dönem itibarıyla Osmanlı ilim ve kültür hayatını kavrama açısından son derece önem taşırlar. Ayrıca ilimler tasnifi, tarih ve siyâset felsefesi gibi sahalara dair bir çok eseri vardır. Bütün eserleri Arapça'dır. 1. Kitâb durreti tâci'r-resâil ve ğurreti minhâci'l-vesâil: Abdurrahman Bistâmî'nin hayatı ve eserleri ile ilk dönem Osmanlı ilim ve kültür hayatı açısından önemli bir yazmadır. Tahsili esnasında okuduğu kitaplar ile bu kitapların müelliflerinin isimlerini verir. Bu bilgiler ile XIV-XV. yüzyılda gizli ilimler sahasında tahsil gören bir insanın okuduğu ana kaynak eserlerin tam bir listesi elde edilebilir. Diğer bir özelliği, Bilâdu'ş-şam, Mısır, Osmanlı ve Anadolu topraklarındaki seyahatleri ile bu seyahatler sırasında gizli ilimleri yaygınlaştırma konusunda yaptığı faâliyetler hakkında malûmat vermesidir. Bu çerçevede, Anadolu'da ve özellikle Osmanlı bölgesinde çeşitli şehirlerde hangi eseri telif ettiğini, kime okuttuğunu, tarihiyle birlikte zikreder. Bu durum, o dönemde Anadolu'da yaşayan, ismini bilmediğimiz bazı alimleri tespit etmemizi sağladığı gibi, ismini bildiğimiz bazı alimlerin tahsili ve Abdurrahman Bistâmî ile olan ilişkilerini tespit etme imkânı verir. Diğer bir özelliği de, "İhvanu's-safâ ve hallanu'l-vefâ" adlı bir "grup"tan bahsetmesidir (Nuruosmaniye, nr. 4905, vr. 1b-42b, eksik). 2. Kitâb el-fevâihi'l-miskiyye fî'l-fevâtihi'l-Mekkiyye: Klasik kaynaklara göre en önemli çalışmalarından olan eserin telifine Mekke'de (795) başladı, 1440-41 yılında bitirdi ve Sultan II. Murad'a sundu. Eser, kısaca, hurûfî-tasavvufî bakış açısından genel ve düzenli bir dünya tasavvuru oluşturma çabasıdır. Yalnızca Türkiye yazma kütüphanelerinde otuza yakın nüshası vardır (Süleymaniye Ktp., Hafîd Efendi nr. 320, 254 vr.). Kâtip Çelebi, eseri, Osmanlılar döneminde ilimler tasnifini kendisine konu alan ilk kitap olarak görür; ancak eseri tamamlayamadığını belirtir. Buna göre isim düzeyinde de olsa eserde yüzü aşkın ilim adı mevcuttur. 3. Şemsü'l-âfâk fî ilmi'l-hurûf ve'l-evfâk: Taşköprülü-zâde'nin ifadesiyle, ilmu havâssi'l-hurûf ve ilmu a`dâdi'l-vefk sahasında telif edilen en önemli ve en düzenli eserdir. Kitap'da, bu ilimler, hem tarihî ve hem de sistematik açıdan ele alınır. Bu sahalarda Osmanlı döneminde en çok kullanılan kitaptır. Eserde, sihirli kareler çerçevesinde klasik ibtidâî sayılar teorisinin konularından aritmetik ve geometrik diziler hakkında da bilgiler mevcuttur. Dünya kütüphanelerinde bir çok nüshası bulunan eserin, yalnızca İstanbul kütüphanelerinde onbeşe yakın nüshası vardır (Süleymaniye Ktp. Hekimoğlu nr. 533, 151 vr. Müellif hattı). 4. ed-Durrü'l-munazzam fî's-sırrı İsmi'l-A`zâm: Miftâhü'l-cifri'l-câmi`ve's-sırrı'l-lâmi` diye de bilinir. Taşköprülü-zâde'ye göre, ilmü'l-cifr konusunda kaleme alınmış en önemli kitaplardandır (İstanbul Üniversitesi, AY, nr. 6180, 80 vr.). Sultan III. Mehmed devrinde onun emriyle Şerif Efendi tarafından Türkçe'ye tercüme edilmiştir (1597-98). Tercümelerin bir çok nüshası vardır (Topkapı, Revan Köşkü nr. 1739. Mütercim hattı). 5. Nazmü'l-sulûk fî tevârîhi'l-hulefâ' ve'l-mulûk: Eser, Nazmü'l-sulûk fî musâmereti'l-mulûk adıyla da bilinir. Hurufî-tasavvufî bakış açısıyla kaleme alınmış bir dünya tarihi olarak kabul edilebilir. İstanbul kütüphanelerinde bir çok nüshası bulunur (Halet Efendi nr. 311, 60 vr. Müellif hattı). 6. Sayhatü'l-bûm fî hevâdisi'r-rûm: Anadolu Olaylarında Baykuş Çığlığı adını taşıyan bu eser, bir kasîdedir. Bazı nüshalarında İbnü'l-Arabî'ye nisbet edilir. Müellif, Fetret dönemini kendisine konu edinen eserini Edirneboli'de Şeyh Bedreddin'e okuttu (1413-14). Abdülbâkî Gölpınarlı, Şeyh Bedreddîn'in kendisini mehdi olarak görmesinde, bu okumanın ciddi bir yeri olduğu kanaatindedir (Süleymaniye Ktp. Nuruosmaniye nr. 2841, vr. 95a-98a; Hacı Mahmud nr. 4268, vr. 86b-89a). 7. Vasfü'd-devâ fî keşfi âfâti'l-vebâ: Osmanlı döneminde kaleme alınmış ilk veba risâlelerinden birisidir (1434-35). Eser antik dönemden beri devam edegelen ve matematik tarihinde Delos problemi diye bilinen tazîfü'l-mezbah (sunağın iki katına çıkarılması) problemini de ihtiva eder. Problemin, matematik tarafına fazla eğilmez, ancak konu ile ilgili tarihi bilgi verir, hatta problemin Eflâtûn'un ağzıyla matematik yapısına da işaret eder ve çözümün dayandığı orta-orantı usûlünu zikreder. Eserde ibtidâî sayılar teorisini ilgelendiren sihirli karelerden de bahsedilir (Süleymaniye Ktp. Şehid Ali Paşa, nr. 2811/44, vr. 260b-265b). Bu eseri daha sonra el-Ed'iyyetü'l-müntehabe fî'l-edviyeti'l-mücerrebe: adıyla genişletti. Osmanlı tasavuf tarihi açısından en önemli yönü veba hastalığı esnasında fırka, mezheb ve tarikatların şifa niyetiyle hangi kitabı okuduğunu zikretmesidir (Süleymaniye Ktp. Ayasofya, nr. 377/3, yaprak 51a-101b. Müellif nüshası). 8. Durretu fünûni'l-küttâb ve kurretu uyûni'l-hussâb: Dîvân muhâsibleri için kaleme alınmış bir matematik eseridir ve şimdiye kadar bu konuya hasr edilmiş, ismi tespit edilebilen ilk Osmanlı eseri özelliğini taşımaktadır. 9. Mebâhicü'l-elbâb fî menâhici ilmi'l-hisâb: Matematik sahasındaki bu eser, Yıldırım Bâyezîd devri matematikçilerinden Ali b. Hibetullah'ın Hulâsatü'l-minhâc fî ilmi'l-hisâb adlı çalışmasından sonra Osmanlı matematiğinde telif edilmiş ilk hesab kitabıdır. Abdurrahman Bistâmî'nin zikredilen alanlarda bir çok başka eseri vardır. Bunlardan, el-Fark beyne'l-sıhr ve ilmi'l-hurûf (Esad Efendi nr. 3704, 7 vr.); Fevâhirü'l-nusûs ve cevâhirü'l-fusûs (Hacı Selim Ağa nr. 739, 107 vr.); Menâhicü'l-tevessul fî mebâhici'l-teressul (Esad Efendi nr.3305,89 vr.; İstanbul 1299); el-Asârü'l-fâhire fî zikri ulemâi's-seneti'z-zâhire, Zevâhiru'l-fehûm fî cevâhiri'l-ulûm, ez-Zurrü'l-ğalî fî menakibi'l-Ğazzalî, Riyâsetü'l-fazl fî siyâseti'l-adl sayılabilir. Kaynakça: ŞN, 46-47; Mecdi, HŞ, 67-69; KZ, I, 50, 62, 72, 506, 507, 514, 614, 701, 738, 742, 744, 745, 748, 750-751, 903, 923, 927, II, 1033, 1061, 1153, 1293-1294, 1492, 1496, 1533, 1566, 1568, 1705, 1706, 1755, 1758, 1759, 1845-1846, 1905, 1963, 2013; İM I, 461, II, 10, 55, 396, 423; HA, I, 531-532; GAL, II, 300-301, SI, 323-324. A`lâm, III, 331; MM, V, 184-185, DİA, VI, 218-219; MS, II, 547, 548; İTYK, 147-148; Babinger, 18-20; İhsan Fazlıoğlu, "İlk Dönem Osmanlı İlim ve Kültür Hayatında İhvânu's-Safâ ve Abdurrahman Bistâmî", Dîvân, 1996/2, 229-240. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder