İHSAN FAZLIOĞLU İLE AHLÂK-I ALÂ’Î OKUMALARI DERS NOTLARI-XIII

İHSAN FAZLIOĞLU İLE AHLÂK-I ALÂ’Î OKUMALARI DERS NOTLARI-XIII

İbn-i Sina’nın nefs anlayışı Kitabu’n-nefs’inden hareketle anlatılmıştır.
Nefs teorisini anlamak için klasik kozmoloji, kozmogeni ve doğa felsefesini bilmek gereklidir.
*Madde (heyula)- مدّ ‘[medde]’den (uzatmak) gelir. Madde, مادّة uzanan anlamındadır.
*Maddeye çakışan bir küre daha vardır ve bu kürede Logos- mana-( العقل)’dır. Mana Arapçaya El-akl olarak çevrilirken, Latince’ye intellec olarak çevrilmiştir. Maddeyle logos içiçedir. Madde her şekil aldığında logosta içindendir. Mananın tezahürü maddenin imkânı ölçüsündedir. Enerjisi içinde olan  kendi kendine çalışan radyo gibi. Eğer analojimizdeki radyo enerjisini kendi içinden değilde dışarıdan alırsa kelamcıların ve modern madde tasavvurunun dünyasına geçilmiş olur. Akıl maddenin içine girdiğinde nefis olur. Nefis, teneffüs etmemizi mümkün kılan, maddenin hareket etmesini sağlayan unsurdur.  Yani hareket maddenin kendisi değil içindeki güçtür. Dolayısıyla bu madde teorisi aktif bir madde teorisidir. Demokritos atomculuğu, kelam atomculuğu ve modern atomculuk maddenin pasifize edilmesidir. Aktif madde kabulünü yıkmadan mekanik dünya anlayışını kuramazsınız. Evrenin içinde Logos’un varlığını kabul ederseniz bu logosla irtibat kuran aracıları da kabul edersinizki kâhin, büyücü, şaman gibi kişiler bu logosla irtibat kuranlardı. 
Heyula suretleri kabul eden bir yapıdır, belirli şekiller kazanır ve mana ortaya çıkar. Evren hiyerarşik olarak bölünür ve madde yapısına göre mana ortaya çıkar.
Ay üstü âlem/ Gezegenlerin maddesine ESİR denilir. Feleklerde hem akıl hemde nefis var. Hem ayüstü alemde var olan akıl hemde maddenin içine etki eden akıl tektir ve değişmez.

Ay altı âlem/ Heyula buradadır. 4 unsur (Anasır-ı Erbaa)/ Mizaç/ Hılt- Ahlat
Akıllarla ilgili olarak İbn Sina her oluşun bir aklı olduğunu değil, aklın tek olduğunu söylemektedir. Nefs ise her varlığın aklın kendinde hapsettiği kısmıdır. Ay üstü âlemde varlıkların akıl ve nefislerinin olmasının sebebi bireyselleşmenin olmasıdır (Jüpiter, Mars, Güneş gibi). Her gezegenin hareketlerini sağlayan kendi içlerinde dolaşan enerjileri, nefisleridir. İnsan için de bu durum böyledir. Hareketi sağlayan nefis, beden aracı ve nefsin hapishanesidir.
[ Nefs teorisi yüzlerce yıldır kabul edilen sofistike bir sistemdir. İslami olup olmadığı tartışılmaktadır. Temelde öldükten sonra yok olmayan bir şey arayışı Kelam dâhil İslam düşüncesine nefs anlayışının yerleşmesine sebep olmuştur. Yok iken, yoktan yaratan Allah yeniden bir yaratım yapabilir. Fakat nefs teorisinin güçlü yapısı Gazali’nin hamlesi, Razi’nin çabasıyla İslam kelamına yerleşmiştir.]

9 Baba / Gezegenler
4 Anne / 4 Unsur
3 Çocuk / Cemadat- Nebatat- Hayvanat
Dokuz baba dört anneyle izdivaç edip üç çocuk yapıyorlar şeklinde teşbihte bulunurlar.
[ Kelamcıların eleştirilerinin sebebi bu sistemde bir Tanrıya ihtiyacın olmayışıdır. Mana, illet, suret, fasıl, mahiyet kavramlarıyla logos kastedilir. İnsanın faslı ve mahiyeti düşünen nefistir. Maddeye bitişikliği hayvan tarafıdır. Formu natık nefsi, ölümlü oluşunun illeti ise insan oluşudur. Hepsi hemen hemen aynı şeyleri ifade etmektedir. Anlatılan felsefenin bir resmi çıkartılmadığı için anlaşılması zor gelmektedir. Mistik bir yapı varmış gibi görünmektedir. Hâlbuki bunların hepsi o dönemin fizik, metafizik anlayışına dayanmaktadır. Evren modeli baklava gibidir, boşluk yoktur, sınırlar vardır. Bu sınırlar arasında bir diğerine geçiş mi var, evrim mi var tartışılmıştır. Burada yani klasik dönemde evrimden kastedilen türlerin birbirini tamamlayacak şekilde var oluşudur. Form bir özdür, başka bir öze dönüşmez. Mevlana ve diğerlerinin bahsettiği evrim varlığın aynı anda suda, karada hayat bulduğudur. Onlar için Varlık üst bir kavramdır. Bu üst kavramdan tüm türler (cemadat, nebatat, hayvanat) birbirlerini tamamlayacak şekilde çıkmaktadır bu sistemde. Yani bu sistemde hayvan ayrı, insan ayrıdır ama birbirini tamamlar. Modern evrimde ise hayvandan insan çıkarılır. (Modern evrim teorisi Big Bang’le başlar ve belli bir sıradüzeni içinde şartlara göre içinden öbürünü çıkararak canlılığın gelişmesini tasvir eder.)]
Aşağıdaki sıralama da maddeyle bitkinin arasında mercan yer alır. Burada ki mercan bir geçiş formu değil diziliş formudur.
Madde                       Bitki                        Hayvan                       İnsan
               (mercan)                     (hurma)                     (maymun)

Maddede var olan nefs mana verir. Enerji verilmiş ve donmuş bir halde bulunmaktadır.      Her karışım belli bir itidale ulaştığında nefs başka bir görünüm sergiler, başka bir forma kavuşur. Nefs maddeye bazı fonksiyonlar/filler kazandırır ( Efal-i Nebatiye [efal-fiiller demektir], Efa-i Hayvaniye ve Efal-i İnsaniye). Bu fillerin açılımının tamamlanması kemaldir. Kemal, maddenin yapısıyla ilgili bir durumdur. Madde yapısının durumuna göre kendini rafine etmeye çalışır, kemalini gerçekleştirir.  Logos hepsinde aynıdır, farklılık bedenle, maddeyle alakalıdır. Kemal, maddenin kendi potansiyelini sonuna kadar tüketmesidir.

 Bitkiler  (Nebatat);  Cismin ilk başlangıç kemalidir. 
A. Şahsi Özellikler                                                                       
B. Nevi`(Türsel) Özellikler

A.Şahsi Özellikler:İki bölümden oluşur. Bunlar:
1. Gaziyye (Beslenme)                                 
*Çekme (yiyecek, gün ışığı)             
*Tutma (masik)       
* Atmak (dafia)  
* Hazmetme (hadima)                                                                        
2.Namiye (Büyüme): 3 Boyutta doğal düzene uygun olarak büyür.

B. Nevi`(Türsel) Özellikler:İki bölümden oluşur. Bunlar:

1. Musavvira: Kendine benzer sureti verir.
2. Müvellide: Kendine benzer suretin doğurulmasıdır.

! Güneşe yönelmek hareket değil yönelimdir. Hareket olması için mekanın terkedilmesi gerekir.
! Bu sistem göze göre (gözleme dayalı) kurulmuştur.
! İnsan hayvandan natık olma yönüyle ayrılırken bitkisel ve hayvani nefsin fillerini kendi bünyesinde barındırır. Nutuk, hayvani ve nebati nefsi kontrol altına almaya çalışır. Bu gerçekleştiğinde ahlak kazanılmış olur.
 Hayvanlar (Hayvaniyye): Cismin yeni bir kemali olarak görülür. (Cisim:üç boyut,mekanda olmak).Cüzileri idrak etmesi ve iradeli hareket etmesi açısından ilk kemaldir. Bu kuvvetler cisme zaittirler. Cisimlikten kaynaklanmazlar. Yani cismin içindeki logostan gelirler.
İradi Hareket: Hayvanlarda iradeli hareket (göç etmek, tehlikeden kaçmak) gibi hareketlerdir.
Cüz-ilerin idraki ( kuzunun kurttan korkması) gibi idraklerdir. Hayvanlarda korku kavramı yoktur ancak daha önce zarar gördüğü hayvanları idrak edip onlardan kaçmaktadır. Buna da cüzzilerin idraki denir.

A.    El-hiss’ül-zahire (Dış Duyu)
B.     El-hiss’ül-batıne(İç duyu)

A.- El-hiss’ül-zahire ( Dış Duyu)                                        
1.Dokunma ( Lems- Melmusat)                                          
2.Tatma (Zevk- Müzevvekat)                                               
3. Koklama ( Şemm- Meşmumat)                                         
4. İşitme ( Sema- Mesmuat)                                                
5. Görme ( Basar- Mubsırat)                                                 
                                                                                               
* Dış dünyaya ait nesneler bu duyulardan gelen veriler sayesinde tanınır.  İlk dış duyu olarak dokunma duyusu söylenir. Bunun sebebi dokunma duyusu ittisali keyfiyetlerden olması ve bundan dolayıda süreklilik duygusunu ortaya çıkarmasıdır. Zevk faydalıyı elde etmeye, zararlıdan ise kaçmaya yarar.
                                           
B.-El-hiss’ül-batıne (İç Duyu)
B1. Müdrike (İdrak)
1.Hissü’l-Müşterek (Ortak Duyu)
2.Hayal
      3.Vahime
      4. Hafıza
5.Mutasarrıfa
B2. Muharrike (hareket)
1. Faile (Kas gücü, motor harkt.)
      2. Baise (İtki, İç Güdü,Şevki, Nuzui)
      .a) Gadabi (yer tutma gücü)
.b) Şehevi/Şehvani (arzu gücü)
                          


Gadabi güç, faydalı ve zararlı olanı anlamaya yönelir ( yenme- yenilme). Burada bir madde yoktur. Yönelim anlama doğrudur. Amaç galebe çalmak, yerine geçmektir. Bu gücün taşıyıcısı büyük oranda tahayyül gücüdür az oranda ise vehim gücüdür.
Şehevi güç, faydalıyı elde etmeye zararlıdan kaçmaya çalışır. Hayal gücünde oluşan resme göre buradan kaçmalıyım (def’), bunu talep etmeliyim (cezb) şeklinde hareket bu güç sayesinde olur. Bu hayvandaki vehim/hayal gücünün ilk aşamasıdır ve burada akıl yoktur. Doğrudan uygunluk ve uygunsuzluğa göre hareket eder. Elem ve lezzet şehvani kuvvetlerde ortaya çıkar.
! Ahlak bu iki gücün (şehevi ve gadabi gücün) nutuk tarafından kontrol edilmesi işidir. Gadabi ve şehevi güç yani baise gücü fail gücü harekete geçirir. Kontrol altına alındığında ahlaklı olunur.
! İbn Sina iç duyulardan müdrike gücünün her birini uzun uzun ele alır. Her birinin beyinde belirli bölgeleri vardır. Kelamcılar İbn Sina gibi düşünmezler. Onlara göre tek bir güç vardır, o da beyin gücüdür. Diğerleri güç değil beynin fonksiyonlarıdır.Bu yüzden kelamcılar iç duyuları kabul etmezler.
Müdrike gücüne bağlı mezkûr güçlerin anlaşılması biraz güçtür. Birbirleriyle sıkı ilişkileri vardır. Tek tek 5 dış duyulardan alınan veriler hissü’l-müşterekte birleşir. Burada birleşen duyunun sureti ve anlamı ayrıştırılarak ayrı ayrı depolanır. Suretler hayal’de /hayalhanede  (tekil suretler deposu) tutulur. Hissü’l-müşterek iç duyusu işlem yapmaktadır bundan dolayıda etkindir. Hayal iç duyusu ise işlem yapmadığı için pasiftir. Ayrışan anlamları vahime yakalayarak hafızada depolar. Hafıza tekil anlamlar deposudur. Tüm bu ayrıştırmalar pedogojik olarak parçalanmaktadır. İbni Sina sisteminde bunların hepsi aynı anda çalışmaktadır. Beşinci iç duyu olan mutasarrıfa Farabi’de geçmesine rağmen önemli bir konuma İbni Sina da ulaşmıştır. Mutasarrıfa sarrafdan gelir ve işlemci güç manasına gelir. İki temel gücü vardır. Bunlar fasl (tahlil) etmek ve vasl (terkip) etmektir. Kuvve-i Mutasarrıfa işlem yaparken hayal ve vahime depolarından yararlanır. Kuvve-i Mutasarrıfa işlem yaptığında eğer mütevehhime/vahime gücü tarafından kontrol edilirse buna mütehayyile/muhayyile denir. Muhayyile insanın en önemli güçlerinden birisidir. Anlamları, şekil ve suretleri katıp karıştırarak yeni bir şeyler elde etmemize ve yaratıcılığımızın ön plana çıkmasının sağlandığı yetidir. Muhayyile hayvanlarda seviyesi farklı da olsa bulunur. Zeka muhayyileye dayalı bir olgudur. Kuvve-i Mutasarrıfa işlem yaparken akıl devreye girip kontrol ediyorsa buna mütefekkire/düşünme gücü denir. Hayvanlarda bulunmayan güç budur.

 ***
Ders Notları için Zeynep ÇAKMAK'a teşekkür ederim.
***
2015-2016 Dönemi Dersleri










2016-2017 Dönemi Dersleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popular Posts