Medeniyet Okumaları’nın İkinci Haftasında Medîne Kültür Havzası Üzerinde Duruldu


Medeniyet Okumaları’nın İkinci Haftasında Medîne Kültür Havzası Üzerinde Duruldu

İhsan Fazlıoğlu ile 2016-2017 akademik yılı Medeniyet Okumaları’nın ikinci haftasında Medîne kültür havzası üzerinde duruldu. Fazlıoğlu, Medîne’nin bir ide olarak, diğer bir deyişle bir fikrin ortaya konup hayata geçirilmesinin bir örneği olarak son derece önemli olduğunu vurguladı. Coğrafî, siyasî ve sosyal şartların Medîne’de şeklî değişikliklere yol açtığının, fakat sureti değiştirmediğinin altını çizdi. Medîne’nin tıpkı bir ideal dil gibi, kullanılmak amacıyla değil, kontrolü sağlamak amacıyla var olduğunu belirtti. Beşerî varoluşun, yaşamın hata üzerine kurulu olduğuna dikkat çeken İhsan Fazlıoğlu, niyet ile amaç arasındaki yolda hatalar olabileceğini belirterek amaca ulaşmak için gerekli olanın istikameti kaybetmemek olduğunun altını çizdi. Bu bağlamda, Medîne’de yaşayanların; halde, durumda ve yaşamda istikamete sahip olma riskini aldıklarını, orta dünyaya, hata yapmayı göze alarak açıldıklarını belirtti.

Medîne kelimesinin etimolojisine de değinen Fazlıoğlu, onun Aramca bir kelime olan ve mahkemenin, yargının, yani hukukun olduğu yer anlamına gelen medinta kelimesinden geldiğini belirtti. Hz. Peygamberin, merkezî konumda, savunmaya elverişli bir yer olan ve kervan yolları üzerinde bulunan Medîne’ye gelir gelmez bir yol çizmeye çalıştığını aktaran Fazlıoğlu, bunun, kabilevî mensubiyetten siyasî mensubiyete geçişi sağladığını vurguladı. Bu bağlamda, Medîne’de kurulan ilk teşkilâtların Hisbe (paranın kontrolünü sağlayan teşkilat) ve Şurta (asayiş ve emniyeti sağlayan teşkilât) teşkilâtları olduğunu aktardı.

İslâm medeniyetinde bilginin toplanma, işlenme ve dağılma merkezi olan Mekke ve Medîne’nin 20. yüzyıla kadar bu görevi devam ettirdiğini belirten Fazlıoğlu, Medîne’de kurulan okullara dikkat çekti. Bu kültür havzası üzerinde kurulan fıkıh, tefsir okullarının yanında ciddî bir musiki eğitimin verildiği kıraat okulunun ve tarih yazıcılığının üretildiği tarih okulunun kuruluşunun da bu bağlamda önemli olduğunu belirtti

Medîne’nin devamı ve geliştiricisi niteliğinde olan Şam’ın, Bağdat’ın da öncüsü konumunda olduğunu belirten Fazlıoğlu bu şehrin, ilk olarak kütüphanelerin açılarak bilginin halka ulaşması fikrinin ortaya çıktığı yer olması dolayısıyla; ikinci olarak “ihtiyacı nispetinde bilmek” şeklinde tanımlanabilecek edep fikrinin hayata geçtiği ve Arapçanın entelektüel dil olarak yerleştiği merkez olması dolayısıyla; son olarak da İslâm mimarisinin ilk örneklerine ev sahipliği yaparak şehirciliğin geliştiği bir merkez olması dolayısıyla büyük önem taşıdığını vurguladı.

Riyâzî felsefenin İskenderiye’den, tıbbî felsefenin Cündişapur’dan ve mantıkî felsefenin Harran’dan geldiğini aktaran Fazlıoğlu, Medîne’nin tevarüs, temellük ve temessül kavramları üzerinden giderek Bağdat’ı hazırladığını, tercüme ve telifin üzerine kurulduğu fikrin anlatılan bu uzun süreci gereksindiğini belirterek seminerine son verdi. Medeniyet Okumaları’nın üçüncü dersi, 10 Kasım 2016 tarihinde gerçekleşecek ve seminerde Bağdat kültür havzası, kişiler ve eserler ele alınacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popular Posts