İhsan Fazlıoğlu: Bilme eylemi insanın uzantısıdır.(Locke, Barkley, Rousseau, İbn Bâcce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd)

İhsan Fazlıoğlu: Bilme eylemi insanın uzantısıdır.(Locke, Barkley, Rousseau, İbn Bâcce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd)

 

Kısaca... Kısaca...

En önemli konu arkadaşlar...

Ne çalışırsak çalışalım...

Bu insan... Yani...

Locke'un... Bir köle tüccarı olduğunu bilmeden, onun liberalist felsefesini anlamlandıramazsınız... Adam, liberalizm üzerine döktürüyor ama adam köle taciri kardeşim! Borsada köleler üzerine...


Barkley'i çalışırken, Barkley'in bir sömürge valisi olduğunu göz önünde bulundurmanız lazım...

Bu böyledir!

Öyle çok... Bunlar.... Sanki... Arındırılmış bir uzayda... Sterilize bir uzayda yaşıyorlar... Çekim yok orada...

ÖYLE DEĞİL BU İŞLER!

Her insanın ilişkileri var! Yani tutup... Rousseau'nun hayatını okumadan... Hatıratını okumadan... Oradaki felsefeyi...

Şunu tabii ki kabul ediyorum! Her şeye rağmen... Düşüncenin ya da bilimin kendine ait teorik bir lisanı var! O lisan içerisinde de işler yapılıyor... Orada hiçbir şüphe yok!

Ama!

"Bu bir bütündür." demek istiyorum... Sırf oraya dikkat kesilmek ya da sırf aşağıya dikkat kesilmek tek başına her şeyi çözmez!

Yani, İslam dünyasından bir örnek vereyim...

Herkes, anlatıyor şimdi... İbn Bâcce, "Tedbîrü'l-mütevaḥḥid" diye bir kitap yazdı... "Yalnız Adamın İdaresi" diye Türkçeye çevrildi...

Şimdi hepinize soruyorum...

Edirne'yi Yunanlar işgal etse kimi sorumlu tutarız? Bugünkü hükümeti sorumlu tutarız değil mi?

Peki, Saragoza'yı (Zaragoza) kim teslim etti Latinlere?


İbn Bâcce teslim etti!

Neyi?


25 yıllık başbakandı!

Arkadaşlar! Bugün nasılsa, dün de öyleydi! Yani, siz bu adamın bu hayat... Bu noktasını bilm... Onun için Endülüs'te bu adam kovalanıyor devamlı! Adamı öldürmeye çalışıyorlar!

Niye?

Biz, buna hemen, "Aaa! Filozoftu!"

 Hayır! "Filozoftu" falan değil! Saragoza şehrini kaybetti adam!

Anlatabiliyor muyum?

İbn Bâcce de, İbn Rüşd de, İbn Tufeyl de devlet adamıydı... Hepsi! İspanya... Endülüs İslam Dünyası bölük pörçük olduğunda... Bunlar(İbn Bâcce, İbn Rüşd, İbn Tufeyl) idari-siyasi sorumlulardı...

Niye bir şey yapamadılar?

Onun için hep kaçtılar!

Yönettikleri milletlerle/halklarla konuşacak bir dil geliştiremediler...

 

İbn Tufeyl, bir adaya gitti...  Değil mi? Adasal romanı[1] ilk niye o yazdı?

İbn Bâcce dedi ki: "Adada tek başımıza yaşayamayız... Şehirde ama kendimize bir ada yapalım!"

İbn Rüşd de dedi ki: "Ya o da çok ağır! Herkesin hakikati kendine!"

BAKIN!

Siz bu adamların psikolojilerini dikkate almadan, geliştirdikleri felsefeyi anlayamazsınız!

Efendim... İbn Rüşd, "Çifte Hakikat Teorisini" kurmuş! Niye? Canı mı sıkıldı? Bir şey çözmeye çalışıyor adam! Kendi psikolojik sorunu da var adamın! Felsefi sorunları da var!

O dönemin İslam dünyasına bir bakın bakalım... Öyle anlatıyorlar ki! Ohoo o!

Şimdi... Kısaca... İster Doğu, ister Batı! İster Güney, ister Kuzey!

Felsefe-Bilim düşünce tarihi... Bu kişilerin... Düşünürlerin... Felsefi tutumu içerisinde ele alınmalıdır!

Bu felsefi tutumun... O insanın mensubiyet duyduğu anlam-değer dünyasının bir uzantısı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır!

Kısaca; bilme eyleminin insanın bir uzantısı olduğunu hep göz önünde bulundurmak zorundayız!

İnsandan bağımsız bir bilme eylemini henüz icat edemedik! İlerde belki yapay zekâ, bunu bizim yerimize yapacaktır!

Öyle gözüküyor...

Transkripsiyon:
Muhammet Negiz | fazlioglu.blogspot.com



[1] Hay Bin Yakzan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popular Posts